Web sitemizde çerezler ve benzeri izleme teknolojileri kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için Çerez Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz. Çerezlerin ve benzeri izleme teknolojilerinin pazarlama/reklam faaliyetleri, sitemizin daha işlevsel kılınması ve kişiselleştirilme amaçlarıyla kullanımına onay verebilir veya ‘’Tercihler’’ butonu ile çerezleri yönetebilirsiniz.
Pistte marka savaşı: F1 takımları dudak uçuklatan değerlere koşuyor
TİCARİ YARIŞ HEPSİNDEN HIZLI
ormula 1’in 2025 değerleme listesi, sporun finansal açıdan bambaşka bir seviyeye sıçradığını açıkça gösteriyor. Forbes’un yayımladığı güncel verilere göre griddeki on takımın ortalama değeri yıl itibarıyla 3.6 milyar dolar. Daha da çarpıcısı, bu değer iki yıl öncesine kıyasla yüzde 89’luk bir artış anlamına geliyor. Bu ivmenin fitilini ateşleyen gelişmelerden biri, Mercedes takım patronu Toto Wolff’un yaklaşık 6 milyar dolarlık bir hisse satış görüşmesiyle gündeme gelmesi oldu. Bu değerleme, Mercedes’i yalnızca Formula 1’in değil, dünyanın en değerli spor organizasyonları arasında üst sıralara taşıyor; NFL, NBA, MLB ve NHL’in birçok takımı geride kalıyor. Buna rağmen şaşırtıcı olan zirvedeki ismin Mercedes olmaması. Forbes’un listesine göre Formula 1’in en değerli takımı Ferrari, 6.5 milyar dolarlık tahmini değeriyle birinci sırada. Lewis Hamilton ve Charles Leclerc’in sürücü kadrosu, Frédéric Vasseur’un liderliği ve markanın kültürel mirası birleştiğinde Ferrari, pistte istediği sonuçları alamasa bile ticari alanda açık ara önde. Sıralamanın devamında 6 milyar dolarla Mercedes, 4.4 milyar dolarla McLaren, 4.35 milyar dolarla Red Bull Racing ve 3.2 milyar dolarla Aston Martin yer alıyor.
Tüm bu listenin ortak noktasıysa şu: Eskiden dev bütçelerin yuttuğu bu takımlar, 2021’de uygulamaya giren harcama sınırının ardından ilk kez geniş çapta kâra geçti. Örneğin McLaren, 2018’deki 137 milyon dolarlık zararından 2024’te 61 milyon dolar işletme kârına ulaştı. Mercedes ise aynı yıl 202 milyon dolarlık işletme kârıyla dünyanın en kârlı spor takımları arasında yer aldı.
Dışarıdan bakan yatırımcılar için iştah kabartan başka bir dinamik de takım satışlarındaki çarpanlar. McLaren, Aston Martin ve Mercedes üzerinde yapılan son işlemler, takım gelirlerinin 6 ila 8 katı aralığında gerçekleşiyor. Red Bull’un ikinci takımı Racing Bulls’a gelen 2.3 milyar dolarlık teklifin reddedilmesi de sportif rekabetin ötesinde finansal rekabetin ne kadar sertleştiğini gösteriyor.
Tüm bunlara rağmen Formula 1’in büyümesinin sınırları da tartışılıyor. NFL ve NBA’e kıyasla daha az etkinlik, daha az yayın envanteri ve sponsorluk alanı olması, büyüme hızının ileride yavaşlayabileceğine işaret ediyor. Bir diğer zorluk ise ABD pazarının hâlâ tam anlamıyla açılmamış olması; Apple TV’nin yıllık 140 milyon dolarlık yayın anlaşması önemli bir adım olsa da izleyici sayıları henüz NASCAR seviyesine ulaşmadı. Yine de serinin en büyük kozu, sınırlı takımların yarattığı kıtlık etkisi. Cadillac’ın Formula 1’e giriş için 1 milyar doların üzerinde yatırım yapması ve 450 milyon dolarlık antidilution (takımların gelir payının azalmasını önlemek için alınan koruma) ücretini ödemeye hazır olması, gridde yer almanın artık yalnızca sportif değil, stratejik bir prestij haline geldiğini gösteriyor.
Kısacası, 2025 Formula 1 tablosu basit bir spor ekonomisi değil; markaların, yatırımcıların ve uluslararası yayın platformlarının aynı anda hızlandığı dev bir iş modelinden oluşuyor. Pistte kazanan değişebilir; ama Formula 1’in ticari gücü, uzun yılların ardından hiç olmadığı kadar yüksek bir viteste