Web sitemizde çerezler ve benzeri izleme teknolojileri kullanılmaktadır. Çerezlerin ve benzeri izleme teknolojilerinin pazarlama/reklam faaliyetleri, sitemizin daha işlevsel kılınması ve kişiselleştirilme amaçlarıyla kullanımına onay verebilir veya ‘’Tercihler’’ butonu ile çerezleri yönetebilirsiniz.
Mayıs 2025
Lüks Yaşama Sanatı
LÜKS KİŞİDEN KİŞİYE DEĞİŞİKLİK GÖSTEREBİLEN BİR KAVRAM...
, kişisel hayatında nadide olanı onurlandırmasıyla tanınıyor. İletişimini üstlendiği lüks moda evlerinin gerek lansman süreçlerinde, gerekse iş birliklerinde markaların global DNA’sını lokal dokunuşlarla bir araya getirirken kendi imzasını da atıyor. Aytül Ayke Fıratoğlu’nun yıllardır önce Luis Vuitton ile başlayan, ardından Dior ile süren iletişim başarısı onu kendi kulvarında ilk akla gelen insanlardan biri haline getirdi. Rafine yaklaşımı ve yaşam biçiminde detaylarla örülen hikâye anlatıcılığına dayanan iletişim modeli de onun imzalarından. Hızlı tüketimin karşısında zanaatkârlığı onurlandıran lüks moda evlerinin Türkiye’de iletişimlerini teslim ettiği Fıratoğlu ile lüks kavramını farklı açılardan değerlendirdik ve trendlerin karşısında kalıcı olanın keşfine çıktık.
Röportaj: Bahar Kader
Global ve lokal lüks marketini kıyaslayacak olursanız genel çerçeveyi nasıl yorumlarsınız?
Türkiye, lüks konusunda Avrupa’yla çok benzer eğilimler sunan güçlü bir market. Yeni yapılan oluşumlarla birlikte çok özel projeler de art arda hem İstanbul’da hem de farklı şehirlerimizde sunulmaya başladı. Kaliteli ve belli bir geçmişe sahip ürünlere olan ilgi her geçen gün artıyor.
Pandemi sonrasında lüks marketin daralmasını bekleyen analizler okuduk. Oysa eğilim tam tersi yönde oldu ve beklenilenin aksine büyüme yaşandı. Bu genişlemeyi nasıl yorumlarsınız?
Pandeminin ilk günlerinden itibaren ben beklenin tam tersi yönünde bir gelişme olacağını ve pazarın daha da genişleyeceğine inandığımı belirtmiştim. Pandemi döneminde hepimiz, yaşamın ne kadar kıymetli, sevdiğimiz, bize keyif veren şeylerin ne kadar değerli olduğunu alışılmadık bir şekilde fark ettik. Aynı zamanda arzularımızı ertelemek yerine, o an o hissi yaşayabilmenin ne kadar önemli olduğunun bilincine vardık. Lüks tüketim sadece sunulan ürünle değil, müşterilere mağazalara girdikleri ilk andan itibaren ve hatta online alışveriş bile olsa o platformda sunulan farklı hizmetlerle kendilerini özel hissettiren bir süreci temsil ediyor. Çok ince detaylarla bezeli bu süreç de o kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlıyor. Şık bir paketi açarken yaşadığımız haz bile bizim o günkü duygu dünyamızı olumlu yönde etkileyebiliyor. Tüm dünyada yaşanan olumsuzlukların içindeki bu küçük molalar, güzel hisler hepimize iyi geldiği için bu genişlemenin olması çok normal.
Lüks tanımı ülkeler sosyolojisine göre değişiklik gösteriyor. Türkiye’de lüks kavramı sizce hangi tanımlarla yan yana geliyor?
Lüks, ülkelerin sosyolojisine göre olduğu kadar kişiden kişiye de değişiklik gösterebilen bir kavram. Türkiye’de lüksün gerçek anlamını çok iyi bilen, zanaatın, el işçiliğinin, geleneğin öneminin farkında olan bir topluluk var. Aynı zamanda, genç bir nüfusa sahip bir ülke olduğumuz için bu kavramla yeni tanışan ciddi bir kitleye de sahibiz.
Moda alanında lüks, yüksek fiyatlı tasarım ürünleri satın almak mı yoksa zanaatkârlığın öne çıktığı tasarımlara yönelmek mi?
Hiçbir ürünün sadece fiyatıyla değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Köklü bir tarihe sahip markalar, konusunda dünyanın en iyi zanaatkârlarıyla çalışıyor, ürünlerinde kullandıkları pek çok tekniği kendileri geliştirmiş oluyor, dünyanın en nadide materyalleriyle ürünlerini bambaşka boyutlara taşıyor. Bu kadar özenin olduğu ürünlerin arka planını bildiğim için ben aldığım çoğu ürünü kullanmaya kıyamıyorum. Örneğin nasıl üretildiğini bildiğim bir çantanın yere konulduğunu gördüğüm zaman, hemen o çantanın ne büyük bir incelikle zanaatkârların elinden çıktığını, derilerin kenarlarının incecik fırçalarla nasıl boyandığını, bir deri topunun kenarında minicik bir leke olsa bile o topun asla kullanılmadığını, kusurlu bulunduğunu, kendimi o çantanın tek tek geçtiği aşamaları anlatırken buluyorum. Kullandığınız ürünün hikâyesini bildiğiniz zaman sevginiz kadar saygınız da bambaşka bir seviyeye çıkıyor.
Markalardan bağımsız olarak kişisel dünyanızda lüksü nereye koyarsınız?
İşim sebebiyle çok uzun yıllardır bu dünyanın içindeyim. Ama her zaman nadide olana ilgim vardı. Modanın yanı sıra seyahat ve yemek konularında da lüksün izinden gittiğimi söyleyebilirim. Daha önce bahsettiğim gibi herkesin lüks algısı değişken. Şatafat ve lüks kavramının tamamen ayrı tutulması gerektiğine inanıyorum. Arkasında özen, yüksek seviyede kalite, kültür bulunan ürün ve deneyimler benim için lüksü çağrıştırıyor.
Tasarım ürünler üzerinden stili yükselten zamansız parçalar aynı zamanda koleksiyon değerine sahipler. Hangi ikonik ürünlerle koleksiyoner bir gardırop oluşturulabilir?
Seyahat ve yaşama sanatının temsilcisi olan Louis Vuitton’dan bir sandık ya da valiz seti bence bir koleksiyonerin olmazsa olmazı olmalı. Şık bir kadının gardırobunda mutlaka Dior’un ikonikleşmiş bir Bar Jacket’ına, Lady Dior çantasına yer vermesi şahane bir gardırobun önemli parçalarından olacaktır. Bu ürünler yıllar geçse de güncelliğini ve etki gücünü asla kaybetmeyecek ürünler. İyi bir kaşmir palto ve şık bir saat de mutlaka bulunması gereken parçalardan.
Baştan ayağa logolu ürünler giyinmeden imza bir stilin olmazsa olmazları sizce neler?
Stil, benim için yaratıcılıkla özdeş. Çok sade gözüken bazı kombinlere baktığım zaman ardında çok ciddi bir birikim ve yaratıcılık olduğunu hissediyorum. Öte yandan benzer bazı görünümler ise tam tersine hiç risk alınmamış, ezbere stilleri yansıtıyor. Kişinin iç dünyasından ipuçları veren, tek bir detayla dahi o kişi hakkında fikir sahibi olabileceğiniz görünümler benim için imza stiller.
Dijital dünyanın satışa yönlendiren gücüyle hızlı tüketim anlayışı bireyleri geçici trendlere ve düşük kaliteli ürünlere yönlendiriyor. Seçici bir tüketicinin bu noktada satın alma rehberi nasıl olmalı?
Tüketiciler, bir ürünü alırken ne kadar sıklıkta kullanacaklarını, ne kadar uzun vadede o ürünle birlikte olmak isteyeceklerini düşünmeliler. Bu bakış açısına sahip olunduğunda çok daha seçici olunabiliyor.
2025 İlkbahar / Yaz stil kodlarında lüks markaların kadın ve erkek koleksiyonlarında öne çıkan temalar neler olacak?
2025 İlkbahar / Yaz koleksiyonlarında birçok markada çok güçlü ama bir o kadar da feminen görünümlerle karşılaşıyoruz. Eskisi gibi tek bir renk ya da stilden ziyade tüm markaların kendi DNA’larını yansıtan parçaları görmek çok heyecan verici.
Lüksü bir destinasyon olarak tarif etseydiniz burası neresi olurdu ve nasıl bir seyahat bavulu hazırlardınız?
Como’daki Passalacqua oteli benim için gerçek lüksün karşılığını bulduğu bir destinasyon. Çok özel antika parçaların güncel bir bakış açısıyla dekorasyona entegre edildiği, bir evin mutfağında olduğunuzu hissettiren henüz pişmiş tartların Ginori porselenlerde sunulduğu, yaşlı bir hanımın otelin avlusunda her gün tüm otelin çiçeklerini büyük bir incelikle aranjmanlar haline getirdiği, her baktığınız noktada farklı bir güzellik gördüğünüz, muhteşem doğasıyla sizi bambaşka dünyalara götüren bir ortam sunuyor. Buraya giderken yapacağım gardırop kesinlikle mekânın canlı ruhuna uygun renkli ama bir o kadar da sofistike bir gardırop olurdu. Como’da sürekli bota binme durumu olduğu için düz sandaletler, güneş gözlükleri ve hoş hasır şapkaları mutlaka valize eklerdim.
Ev dekorasyonunda moda evlerinin tasarım ürünlerinden hangileri bu sezon radarınızda?
Ev dekorasyonu benim için çok önemli. Gerçek bir stile sahip kişilerin sadece kıyafet ve dış görünümlerinin değil, ev, ofis dekorasyonlarının da çok büyük bir ahenk içinde olduğunu düşünüyorum. 20 küsur yıldır Milano’da düzenlenen Salone del Mobile’ye gidiyorum. Covid zamanı dahi, özel bir izinle gitmeyi başardım. Son yıllarda modanın dekorasyona muazzam bir ilgisi olduğunu gözlemliyorum. Ben her sezon Dior Maison koleksiyonlarında yeni ne çıkacak diye heyecanla bekliyorum, elimde olsa koleksiyonun her parçasını alabilirim. Louis Vuitton, Objet Nomads koleksiyonunu bu yıl daha da derinleştirerek muazzam mobilyalar ve objeleri bizlerle buluşturdu. Ayrıca yemek takımı koleksiyonları da şu an radarımda. Loewe’nin İspanyol zanaatkârların ellerinden çıkan deri vazoları, seramikleri, rafyalarla süslü sanat eseri değerindeki sandalyeleri, Loro Piana’nın evler için ürettiği muazzam kumaşları ve daha pek çok markanın hayatımıza sunduğu sıra dışı tasarımlar evlerimize bambaşka bir boyut getiriyor. Öte yandan benim en beğendiğim mimarlardan olan Kelly Wearstler ve Laura Gonzales’in moda dünyasıyla kurdukları güçlü ilişki de bu iki dünya arasındaki köprüye bambaşka bir renk getiriyor.