Ekim 2 2025

Tutkusu hayatını değiştirdi

Ekim 2

GASTRONOMİ VE SEYAHAT EN BÜYÜK TUTKUSU

B

urak Kan veya Instagram’da bilinen ismiyle @gurukafa seyahat ve gastronomi etrafında ördüğü nitelikli içerikleriyle öne çıkıyor. Çünkü ona göre deneyim sadece destinasyona ulaşmak değil, bu yolculuk sırasında bambaşka bir kapıyı aralayıp beraber seyahat ettiği misafirlerinin de aynı heyecanı paylaması demek. Deneyimli rehber, gastronomi tutkunu Burak Kan ile bir araya gelerek hem uzmanı olduğu Japonya, Peru gibi destinasyonlar hem de seyahat etme sanatı üzerine sohbet ettik.

Röportaj Bahar Kader

Instagram’da @gurukafa en sevilen seyahat hesaplarından. Bütün bu hikâye nasıl başladı?
Öncelikle teşekkür ederim. “En sevilenlerdensin” çok motive edici bir cümle. Bizim de yakıtımız bu galiba, motivasyon. İlk başlarda amacım blog, YouTube, sosyal medya içeren bir platform yapmak; hobisinde uzman (guru kısmı buradan geliyor) insanlarla bir gün geçirmek ve tutkularını o hobiye sahip diğer insanlara aktarmaktı. Özellikle hobisinde uzman olanları istemiştim, işinde uzman olanları değil. Çünkü hobiler bizim doğal antidepresanlarımız ve bütün gün iş konuşan birinin Gurukafa okurken iş değil, aynı hobiye sahip insanların tutkusunu görmesini istiyordum. Ancak işler öyle gelişmedi. Blog ve YouTube gerçekten müthiş disiplin istiyormuş. Sonra Instagram’ın cazibesi sadece orada içerik üretmeye itti. İlk başlarda yeme-içme deneyimlerim daha ön plandaydı. Zamanla yeme-içme hesaplarında müthiş bir artış yaşandı. Çok iyi içerikler çıkartanlar da vardı, hâlâ da var. Ancak bir o kadar da “Bu nedir yahu?” dedirten içerik üreticiler çıktı. O zaman seyahatlerimdeki yemeiçme paylaşımlarındaki frekansı düşürmeye, seyahatteki deneyimlerimi aktarmaya karar verdim. Aslında Gurukafa hesabının daha çok seyahat paylaşmasının altındaki asıl neden bu. Hâlâ gastronomi büyük bir tutkum, seyahatlerde müthiş insanlarla ve şeflerle tanışıyorum. İçeriklerde de seyahati ve gastronomiyi insanları bilgilendirerek aktarmaya çalışıyorum.

Ekim 2

Instagram hikâyelerinizde dünyanın her yerinde seyahatte görünüyorsunuz. Seyahatle eş zamanlı mı paylaşım yaparsınız yoksa sonrasında akış halinde mi?
Hayatımızdaki birçok şey gibi bu da pandemi ile değişti sanırım. Artık içeriği anlık olarak yetiştirmek için kendimi yıpratmaktan vazgeçtim. Gerçekten yıpratıcı bir süreç. Çünkü hem o anı yaşamak hem içerik üretip paylaşmaya uğraşmak hem de arkadaşlarınla eğlenmek imkânsız. Bir şeylerden tasarruf etmek zorunda kalıyorsun. Tüm bunları yaparken bulunduğun ortama karışmak, oraya ait olmak mümkün değil. Artık bulunduğum şehre ya da coğrafyaya ait olmaya bırakıyorum kendimi, en iyi kahveyi yakalayamadığımda üzülmüyorum. Etrafımda gördüklerimi, öğrendiklerimi telefonuma kaydediyorum. “Bunu herkes görmeli” dediklerimi kamera ile kayda alıyorum. Sonra paylaşıyorum. Beni o andan koparmasına izin vermiyorum. Paylaşımlarda bir bilgi aktarma zorunluluğu görüyorum nedense kendimde. Bu yüzden sakin kafayla yapmak daha verimli benim için. Sanırım seyahatlerde herkesten daha az sosyal medyayla ilgileniyorum. Herkese de tavsiye ederim.

Profesyonel olarak Japonya’ya, Peru’ya ve yaptığınız diğer yolculuklara katılanlara hem lokal deneyimleri hem de destinasyon bazlı olmazsa olmazları sunuyorsunuz. Nasıl planlama yaparsınız?
Turlarda planlama yaparken biraz da kendimiz gibi düşünen, yaşayan insanlara hizmet etmenin konforunu yaşıyoruz. Bir şehrin olmazsa olmaz diye pazarlanan noktaları gerçekten buna değer mi yoksa sırf saat doldurmak için mi konmuş, bunu daha net görebiliyoruz artık. Misafirleri gittiği yere ait hissettirecek, kültüre dokunmasını sağlayacak aktiviteler bizim için öncelikli. Radarlarımız sürekli açık. Bilgi bazen sosyal medyadan, bazen yerel birinden, bazen de o bölgenin uzmanı acenteden geliyor. Turlarımız haricinde kendi yaptığımız kişisel seyahatlerde hep bu deneyim avındayız. Ayrıca misafirlerin geri dönüşleri de programlarımızı değiştirebiliyor.

Ekim 2

Japonya hem tarihi ve gastronomik zenginlik açısından hem de popüler kültür sebebiyle son yılların en favori destinasyonlarından. Bir Japonya seyahatini planlamaya nasıl başlamalıyız?
Öncelikle kaç gün gelirseniz gelin yetmeyecek, bir defa bu gerçekle yüzleşmek gerek. Bu yüzden overplan bir halde devasa bir yapılacaklar listesi ile gitmeyin. Viral olmuş sosyal medya tavsiyeleri için de FOMO (bir şeyleri kaçırma korkusu) yaşamayın. Çoğu zaman o viral yerlerde uzun kuyruklarda vakit kaybedebilirsiniz ve kuyruk bittiğinde yaşadığınız ya da yediğiniz şey sizlik olmayabilir. Kuyruktakilerin ne kadarı turist ne kadarı yerel, bu bile bazen fikir verebiliyor. Birçok insan sosyal medyada gördüğü 4 saniyelik bir an ya da fotoğrafın peşinde olabiliyor. Unutulmaması gereken şey şu, o fotoğraf veya kısa video en iyi haliyle çekildi ve siz onu evinizin konforunda izlediniz. Seyahatinizi sosyal medya algoritmalarına göre değil, kendi merakınıza göre planlayın. İlk gidişinizde Tokyo ve Kyoto planınızda muhakkak olmalı. Nara da Kyoto’ya yakın, bu yüzden gelmişken uğrayalım diyebilirsiniz.
Tokyo’ya yakın olduğundan Fuji Dağı’nı yakından görmek için Kawaguchiko’yu ziyaret edebilirsiniz. Tokyo devasa bir şehir. Tabii ki otantik Japonya’ya da erişebilirsiniz ama seyahatinizin Tokyo kısmı daha çok modern Japonya, alışveriş, şehir hayatı, gece hayatı, gastronomi ile ilgili olabilir. Kyoto ise daha otantik bir Japonya yaşamanız için daha uygun. Tapınaklar, parklar, sokaklar sizi geçmişe götürebilir. Kyoto’da Higashiyama, Gion, Pontocho gibi bölgeler size otantik bir Japonya sunar. Tokyo’da ise eğlence gece hayatı için Shibuya, Shinjuku; alışveriş için Ginza; daha genç ve trend alışveriş için Harajuku, Shibuya uygun. Kültürel tarih deneyimi için Asakusa, Ueno; teknoloji ve pop kültür için Akihabara… Bölgelerin sayısı daha da artabilir ya da detaylandırılabilir ancak ilk gelen biri için bu bölgeler yeterli gelecektir. Japonlar planlı ve bu plana uyma konusunda hassas insanlar. Restoran ve bar rezervasyonlarınızı sona bırakmayın, en önemli tavsiyem bu olabilir.

Ekim 2

Yakın zamanda Macchu Piccu’ya Türkiye’nin en önemli aşçı ve gastronomi insanlarıyla bir seyahat gerçekleştirdiniz. Bu seyahatte sadece tarihi merkezleri değil, aynı zamanda Peru mutfağının zengin çeşitlerini deneyimlediniz. Gruplara özel planlama yaparken nelere dikkat edersiniz?
Seyahatin odağının ne olduğu planlamanın çekirdeğidir. Nerede, ne kadar vakit harcayacağımız bununla ilgili. Yukardaki soruda da bu geçerli. Her yere yetişemeyiz, her şeyi yiyemeyiz. Bu yüzden nelerin elenmesi gerektiğine arkadaşlarımızla beraber konuşup karar veriyoruz. Özel grupların turları terzi gibi özel dikiliyor aslında. Her grubun temposu, ilgisi, hatta mizah anlayışı bile farklı. Bu yüzden aynı rotayı her seferinde farklı bir hikâyeye dönüştürüyoruz. Biz bunu İskoçya’da ve Peru’da da böyle yaptık. Kaç gün ayırabildiğimizi ve önceliklerimizin neler olması gerektiğini belirleyince, yavaş yavaş kumaş seçer gibi ilerliyoruz. Bu tip özel turlardan sonra “Biz ne yaşadık yahu” deniyorsa, başardık demektir.

Günümüzde seyahat deneyimi nasıl tecrübeye evrildi?
Bunun cevabını İstanbul üzerinden vereyim. Farkında mısınız, artık sokaklarda daha çok turist görür olduk. Yani tarihi yarımada ve etrafında turist görmek zaten olası ama artık yeni trend şehre ve yerele daha çok yaklaşmak. Bu yüzden turist gelmez dediğiniz mahalle barında turiste denk geliyorsunuz, öğle molası için uğradığınız lokantada hayatında ilk defa dolma görmüş turistin yoğurtla mücadelesini görüyorsunuz. Turistler markette yerel atıştırmalık avında. Akşam rezervasyon yaptığınız yerde yan masadaki turist sizden yardım istiyor ne seçmeliyim diye. Artık dünyanın her yerinde bu böyle. Hiçbir turist yerelden sterilize edilmiş bir turu kabul etmiyor.

Ekim 2

Sosyal medyada paylaşımlarınızı izleyenler sadece seyahat değil, aynı zamanda destinasyonlar etrafında ördüğünüz hikâyelerin de farkını görüyor. İtalya’da şarap tadımı yaparken ya da İspanya’da Bask ülkesine ait bir tabağı tadarken sadece tarihçe değil; edebiyat, sinema gibi alanlar üzerinden de yolculuğa çıkarıyorsunuz. Bir seyahate nasıl hazırlandığınızı merak ediyorum…
Ben bir seyahate çok fazla hazırlanmıyorum dersem umarım fazla hayal kırıklığı yaratmam. Elbette belli başlı görülmesi, tadılması gerekenler hakkında kulak dolduruyorum ama gerisi oradaki insanlardan öğrendiklerim, sohbet ederken yerellerden yakaladıklarım. Ben geveze ve bilgi arsızıyım sanırım. Gün boyunca insanlardan bilgi sömürüyorum. Bu merak hali her destinasyonu bir ders, her günü bir hikâye haline getiriyor. Akşam yatarken ne kadar çok şey öğrendiysem o kadar mutlu uyuyorum.

En sevdiğiniz seyahat noktası neresi ve neden?
Japonya. Sürekli şaşıracak ve öğrenecek bir şey buluyorum. İnsanların birbirine olan nezaketi ve saygısı da beni inanılmaz etkiliyor. Evet, biz kaotik bir şehirde yaşıyoruz ve İstanbulsuz hayat zor diyoruz ama arada bu düzen, nezaket ve sessizlik çok iyileştirici.

Önümüzdeki günlerde ufukta hangi rotalar var?
Japonya, Güney Afrika, Tibet (umarım), Peru.

Önümüzdeki dönemde öne çıkacak destinasyonlar nereler olacak?
Namibya-Botswana-Zimbabve üçlüsü, Nepal-Tibet-Bhutan üçlüsü, Socotra Adası, Borneo Adası (Sabah, Sarawak), Filipinler.

Çerezler