PARİS HAUTE COUTURE SAHNESİ, BORSA SAVAŞLARIYLA GÖLGELENİYOR

M

oda dünyasında ışıklar genellikle podyuma çevrilidir; couture haftalarında izleyiciyi büyüleyen ihtişam, lüksün en parlak yüzünü gösterir. Ama perde arkasında başka bir sahne daha vardır: bilanço tabloları. LVMH ve Kering gibi devler için yaratıcılık, rakamlarla da sınav verir.

LVMH, Louis Vuitton’dan Dior’a, Fendi’den Loewe’ye uzanan imparatorluğuyla lüksün çıtasını belirlemeye devam ediyor. Kering ise başta Gucci olmak üzere güçlü markalarıyla sahnede. Ancak 2025’in ilk yarısına bakıldığında tablo iki şirket için farklı bir hikâye yazıyor. LVMH 39,8 milyar Euro ciro elde etmesine rağmen gelirlerinde yüzde 4’lük düşüş yaşarken, net kârında yüzde 22 gerileme kaydetti. Kering’de ise kayıp daha keskin: Gelir yüzde 16 azaldı, Gucci’nin satışlarıysa yüzde 25-26 düşerek grubun en büyük darbesini almasına neden oldu. Bu rakamlar, lüksün yalnızca estetikle değil finansla da ölçüldüğünü gösteriyor. Couture haftalarında göz kamaştıran defileler, yatırımcı raporlarının gölgesinde daha farklı bir anlam kazanıyor. Bir markanın başarısı artık yalnızca yarattığı siluetlerde değil, sürdürülebilir kâr tablolarında da okunuyor.

LVMH’nin önemi, yalnızca finansal büyüklüğünde değil. Louis Vuitton’un her sezon yeniden tanımladığı seyahat kültürü, Dior’un couture mirası ya da Dom Pérignon’un prestiji, lüksün hem kültürel hem ekonomik hafızasını oluşturuyor. Bu çeşitlilik, grubu kriz dönemlerinde bile güçlü kılıyor.

Gucci’nin hikâyesi ise başka bir yerden parlıyor. 1921’de Floransa’da doğan marka, kırmızı-yeşil şeridinden GG monogramına kadar popüler kültürün ikonik sembollerini yarattı. Alessandro Michele döneminde moda dünyasına kattığı teatral estetik, genç kuşakların ilgisini çekti ve Gucci’yi sadece bir moda evi değil, bir kültürel fenomen haline getirdi. Bugün satışları düşüşte olsa da, markanın kolektif bellekteki yeri hâlâ sarsılmaz olarak tanımlanıyor.

Sonuçta tablo net: LVMH ve Kering yalnızca rakip değil; lüksün iki farklı yüzü. Biri çeşitlilik ve finansal güçle sağlam duran bir imparatorluk, diğeri iniş çıkışlarıyla hâlâ küresel kültürün nabzını tutan bir ikon. Moda, ışıltısıyla büyülerken, artık rakamların da aynı ölçüde sahnede olduğunu hatırlatıyor.