Web sitemizde çerezler ve benzeri izleme teknolojileri kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için Çerez Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz. Çerezlerin ve benzeri izleme teknolojilerinin pazarlama/reklam faaliyetleri, sitemizin daha işlevsel kılınması ve kişiselleştirilme amaçlarıyla kullanımına onay verebilir veya ‘’Tercihler’’ butonu ile çerezleri yönetebilirsiniz.
Ağustos 2 2025
Kendi krallığını fotoğraflıyor
ÇOK GEZERKEN ÇOK OKUYAN BİR GEZGİN...
nun için yolda olmak beş yaşındaki bir çocuğun merakını korumak demek. Çünkü Mehmet Kırali’nin hayatla kurduğu ilişki, seyyahlığı, fotoğrafa yaklaşımı aynı masumiyeti korumaktan geçiyor. Belki de başarısı burada saklı; 1 milyon takipçili @civilking Instagram hesabında paylaştığı seyahat fotoğrafları bize başka bir dünyadan sesleniyor. Kendisinin de altını çizdiği gibi; bakış açısı bir bütünden oluşuyor. Sanat, edebiyat, genel kültür ve merakın var ettiği bir dünyadan izleri takip ediyor. Masumiyetini koruyup ânı, kullandığı ekipmanın teknolojik özelliklerinden bağımsız belgeliyor. Çünkü ona göre katmanlı bir bakış açısı olmadan imzası olan fotoğraflar çekmek de zor. Kırali, kahramanlarını, ilham kaynaklarını ve geleceğin seyahat alışkınlarını bu paralelde anlattı.
Röportaj: Bahar Kader
Günümüzde seyahat etmek nasıl bir deneyime dönüştü?
Aslında seyahat etme amacınız, genel olarak deneyiminizi belirliyor. Günümüzde bunun, çoğu insan için daha detaycı, daha spesifik bir deneyime dönüştüğünü söyleyebilirim.
Yaratıcı bir zihin için yolda olmak nasıl bir farkındalık sağlıyor?
Çocukluğumdan beri takıldığım bir söz olmuştur; “Çok gezen mi? Çok okuyan mı?” Zamanla anlıyorsun, çok gezerken çok okuyanmış aslında. Hayatta her alanda olması gerektiğini düşündüğüm gibi, yolda ya da gideceğim yerde de önyargısız bir şekilde olmaya çalışırım. Yolda olmak, benim için her zaman beş yaşında bir çocuğun gözleri ve zihniyle keşfetmek gibi olmuştur diyebilirim.
Hiç yola çıkmamış olsaydınız ilk gideceğiniz yer neresi olurdu ve neden?
Çocukluğum ansiklopedi çağına denk geldiği için çok küçük yaşlarda gördüğüm fotoğraflarıyla Paris beni büyülemişti. Muhtemelen Paris ya da yine sinema, fotoğraf, Federico Fellini etkisiyle Roma olabilirdi.
Sizce karbon ayak izi, vizeler ve yeni kurallar gelecekte seyahat alışkanlıklarını nasıl şekillendirecek? Seyahat alışkanlıkları, her zaman kurallar ve ulaşılabilirlikle çok doğru orantılı şekilleniyor. Mesela Avrupa Birliği’nin ortak vize uygulaması, bu kıtayı çok cazip hale getirdi. Yine vize almanın kolaylığı, zorluğu, vizenin süresi; bütün bunlar çok belirleyici durumlar. Gideceğiniz rotanın vizesiz olması ise ayrı bir kolaylık. Bütün bunların toplamı, doğal olarak, gelecekteki alışkanlıkları çok etkileyecek. Karbon ayak izi konusu ise artık herkesin farkında olduğu bir yaşam biçimine dönüşür diye temenni ediyorum.
Seyahat fotoğraflarınız ve 1 milyon takipçili @civilking hesabınız pek çok insana ilham oluyor. Paylaşımlarınıza nasıl başladınız?
Aslında çok komik bir şekilde başladı. Instagram 2010 sonlarında, çok az insanın kullandığı bir uygulama iken, neredeyse sadece kedi fotoğrafları paylaştığım, çok eğlendiğim, küçük bir topluluktu ve çok daha samimi bir havası, enerjisi vardı. Zamanla İstanbul, Türkiye ve dünyadan, seyahatlerimden fotoğraflar da paylaşmaya başladım. Aslında birçok şeyi zaman içinde insanların fotoğraflarıma verdiği dönüşler, tepkiler, beğeniler belirledi.
En etkilendiğiniz destinasyonları paylaşır mısınız? Buralara giderken nasıl hazırlıklar yaparsınız?
Endülüs, Sicilya, Marakeş, Puglia beni ilk gördüğümde çok etkilemişti; hâlâ da çok etkiliyor. Defalarca gittim ve buraları gezerken hep çok etkileniyorum. Bir yere ilk defa gidiyorsam sadece teknik olarak hazırlanırım. Hava durumu, mevsim, tüm ekipman… O yerle ilgili hiçbir fotoğrafa bakmam, tamamen sıfır bilgiyle gitmek isterim. Kendi tabirimle gözümü kodlamak, kirletmek istemem.
İyi bir bakış açısı için ekipmanların iyi olması yeterli mi? Hikâye anlatıcılığını desteklemek için neler önerirsiniz?
Ekipmandan daha çok gözünüzün önemli olduğunu düşünüyorum. Göz derken; bütün bilgi, ilgi, genel kültür, hayatı alış ve yaşayış biçiminizdeki gözden bahsediyorum. Hikâye anlatıcılığını desteklemek için en sevdikleri işleri iş gibi değil de, çocuklukla dalınan, komşunun arka bahçesindeki erik ağacı enerjisi ve heyecanıyla yapmalarını öneririm.
En son hangi ülkeleri gördünüz ve kadrajınıza neler takıldı?
En son Avusturya, Graz ve Yunanistan’da Girit seyahatlerim oldu. Graz beni çok etkiledi. Çoğu zaman sokaklar, binalar, parklar, insanlar kadrajımdaydı. Girit harika bir ada, insan denizden çıkmak istemiyor ama müthiş bir kültür ve enerji var her yerde, doğal olarak bir fotoğraf cenneti. Binalar, insanlar, begonvilli merdivenli ada sokakları; hep peşinde olduğum kareler bunlar.
Günümüz seyyahlarından biri olarak çocukken ilham aldığınız kitapları merak ediyorum. Kahramanlarınız kimlerdi?
En başta Jules Verne’nin Seksen Günde Devrialem kitabı ve kahramanı Phileas Fogg. Yaşar Kemal’in ölümsüz eseri İnce Memed ve elbette Memed karakteri. Ayrıca Alexandre Dumas ve Monte Kristo Kontu’nu bu listeye eklememek olmaz. Aynı şekilde hikâyenin kahramanı Edmond Dantès beni çok etkiledi.
Günümüz insanının kent seyyahı olabileceği favori kentlerinizi öğrenebilir miyiz?
Sevilla, Toledo, Granada, Lecce, Matera, Siena, Palermo, Lyon, Avignon, Nice, Lizbon, Sintra ve Guimarães. Dokuları, tarihsel derinlikleri ve görsel şovlarıyla bambaşka bakış açıları sunar.
Sizce yakın gelecekte dünyanın her yerine ayak basmış insanlık, nereleri başka bir bakış açısıyla yeniden keşfedecek?
Doğal yaşam alanlarını çok iyi koruyabilen yerlerin bu noktada öne çıkacağını düşünüyorum. Kültür turizminin içerik olarak çok yüksek bir seviyeye geleceğine inanıyorum. Her anlamda ulaşılabilir bölgelerden ziyade henüz kolayca ulaşamadığımız için insan tehlikesinden uzak yerleri kastediyorum. Ayrıca sualtında henüz insanlar tarafından tüketilmemiş bölgelerin de bambaşka bakış açısıyla yeniden keşfedileceğini düşünüyorum.