Mayıs 2 2025

Bilim insanları yeni bir renk keşfetti

Mayıs 2

GELECEĞİN RENGİ

K

aliforniya Üniversitesi, Berkeley’deki bir araştırma ekibi, insanlık tarihine geçecek bir keşfe imza attı. Bilim insanları, insan gözünün doğal yollarla algılayamadığı, “Olo” adını verdikleri yepyeni bir renk gördüklerini açıkladı. Bu renk, şimdiye kadar yalnızca beş kişi tarafından deneyimlendi ve sadece özel bir lazer cihazı yardımıyla görülebildiği ifade edildi. Bu buluş, insan görme sisteminin sınırlarını zorlarken, renk algımızla ilgili temel bilgileri sorgulatıyor. Görsel dünyamızın ne kadarını gerçekten gördüğümüz ve hangi renklerin, teknik yetersizlikler nedeniyle “görünmez” kaldığı konusu yeniden gündeme geliyor.

Olo nedir?
“Olo”, klasik renk spektrumunda yer almayan, mavi ve yeşilin yoğun bir karışımı olarak tanımlanıyor. Ancak onu özel kılan, yalnızca bu ton karışımı değil; aslında “Olo”nun varlığı, fiziksel değil nörolojik temellere dayanıyor. İnsan gözünde üç tip koni hücresi bulunuyor: kısa (S), orta (M) ve uzun (L) dalga boylarına duyarlı hücreler. Günlük hayatta algıladığımız tüm renkler, bu üç koni hücresinin farklı oranlarda uyarılmasıyla oluşuyor. Ancak “Olo”, yalnızca M konilerini izole şekilde uyararak elde edilebilen, doğal yollarla imkânsız olan bir renk deneyimi sunuyor.

Mayıs 2

Bu deneyim, Berkeley Üniversitesi araştırmacılarının geliştirdiği “Oz” adlı özel bir lazer platformuyla mümkün hale geldi. Bu sistem, tekil retina konilerini hedef alarak yalnızca istenilen koni tipini uyarabiliyor. Böylece doğal ışıkla mümkün olmayan, beynin daha önce hiç yorumlamadığı bir renk sinyali ortaya çıkıyor.
Gözün son derece hassas bir bölgesine odaklanan lazerle yapılan bu deney, yüksek teknoloji ve dikkat gerektiriyor. Görülen renk, katılımcılar tarafından “tanıdık hiçbir renge benzemeyen ama büyüleyici” şeklinde tarif ediliyor.
“Olo”nun keşfi aynı zamanda görme bozukluklarının tedavisi, ekran teknolojileri ve sanal gerçeklik uygulamaları gibi alanlarda büyük potansiyel barındırıyor. Renk körlüğü gibi rahatsızlıkların tedavisinde koni hücrelerine özel uyarılarla renk algısının yeniden inşa edilmesinin mümkün olabileceği söyleniyor. Ayrıca bu keşif, insan beyninin ve görsel sisteminin esnekliğini de ortaya koyuyor. Renk, yalnızca dış dünyadaki ışığın fiziksel özelliklerinden ibaret değil; onu nasıl algıladığımız, en az fizik kadar nörobilimle de ilgili. Bu tür deneyler, algının inşa edilebilirliğini göstererek hem sanat hem de bilim açısından yeni ufuklar açma potansiyeli taşıyor.
Bazı bilim insanları ise bu keşfe temkinli yaklaşıyor. Londra’daki St George’s Üniversitesi’nden Profesör John Barbur, “Olo”nun yalnızca alışılmadık derecede doygun bir yeşil tonu olabileceğini savunuyor. Ona göre, yeni bir renk keşfi için daha somut nörofizyolojik veriler sunulmalı. Ancak Berkeley ekibi, elde ettikleri verilerin ve katılımcı ifadelerinin bu rengin “var olan renk algılarının dışına çıktığını” açıkça gösterdiğini belirtiyor. Onlara göre “Olo”, yeni bir renk kategorisinin temsilcisi olabilecek kadar özgün. Bugün için bu rengi görebilmek sadece birkaç araştırmacıya mümkün kılınmış durumda. Ancak bu keşif, insan gözünün ve beyninin potansiyelini ortaya koyuyor. Renklerin yalnızca gördüklerimizden ibaret olmadığını anlamanın, görsel sanatların, terapilerin ve teknoloji tasarımının geleceğini kökten değiştirebileceği konuşuluyor.