KİTAP KULÜBÜ

Y

az kitaplarının tadı bir başkadır. Zira söz konusu tatil olduğunda okuma tercihleri değişebilir. Bazı okurların kendine göre rutinleri vardır; kimi gittiği yerle ilgili kitapları okumayı seçer, kimiyse okumaya fırsat bulamadığı polisiye serilerini… Diğer taraftan her yerde “yazın okunacaklar” listeleriyle karşılaşırız. Okuması rahat, akıcı, genelde “sabun köpüğü” olarak adlandıracağımız keyifli kitaplardır. Peki, siz hangisini tercih ederdiniz? Look Kitap Kulübü olarak, bu sayıyı bir çırpıda okuyabileceğiniz, kısa ama kimi zaman kalın bir romandan çok daha etkili kitaplara ayırdık.

Stefan Zweig Satranç

Zweig, kısacık hikâyelerle dünyanın tüm gerçeklerini anlatma kabiliyetine sahip efsane yazarlardan. Kuşkusuz Satranç da Zweig denince akla gelen ilk eserlerinden biri. Sembolik ve özlü anlatımıyla II. Dünya Savaşı’nın tüm yıkıcılığını bir satranç tahtası üzerinden dile getiren bu kitap, biri var olmak diğeriyse unutulmamak adına satranca gönül vermiş iki rakibin bir deniz yolculuğu sırasındaki çekişmesini anlatıyor.

İlhami Algör - Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

Naif anlatımıyla aşkı en güzel betimleyen yazarlardan biri İlhami Algör. Yayımlandıktan sonra sinemaya da uyarlanan kitabı Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku; âşık bir adamın, şarkılarla, şiirlerle ve ince ince betimlemelerle örülmüş derin sevgisini anlatıyor.

Franz Kafka - Dönüşüm

Dünyanın en çok alıntılanan giriş cümlelerinden biridir, “Gregor Samsa bir sabah garip rüyalarından uyandığında, kendini yatağında devasa bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” Dönüşüm, Kafka’nın kuşkusuz en tanınmış öyküsüdür. Hayatını bir böcek olarak devam ettirmek zorunda kalan Samsa’nın geçirdiği dönüşüm, hayatın ta kendisine bir naziredir.

J.D. Salinger - Çavdar Tarlasında Çocuklar

Münzevi yazar J.D. Salinger bilinen tek romanı, Çavdar Tarlasında Çocuklar’da ergenlik dönemindeki bir çocuğun gözünden dünyayı anlatıyor. İsyanın başrolde olduğu eleştirel diliyle, yetişkinlerin alıştıkları dünyaya farklı bir gözle bakmalarını sağlayan Holden, okuyanın asla unutamadığı roman kahramanlarından biri.

Henry Miller - Uykusuzluk

20. yüzyıl başkaldırısı dendiğinde edebiyatta akla gelen en önemli isimlerden biri Henry Miller. Uykusuzluk ise 1967’de tam 76 yaşındayken tanışıp âşık olduğu kabare sanatçısı Hoki Tokuda ve bu dönem yaptığı suluboya resimler arasında gidip gelen bir yazı dizisi olarak karşımıza çıkıyor.

Herman Melville - Kâtip Bartleby

Herman Melville denince akla ilk gelen eserlerden biri kuşkusuz kült romanı Moby Dick. Ancak Kâtip Bartlby, Melville’in karakter yaratmadaki ustalığını gözler önüne seren, neşeli ancak bir o kadar düşündürücü bir hikâye. Bir Wall Street avukatının işe aldığı kâtip Bartleby kendisinden istenen ve canının istemediği her şeye “yapmamayı tercih ederim” yanıtını verir. Bu durum avukatın inançlarını ve hayata bakışını temellerinden sarsar.

Alejandro Zambra - Bonzai

Genç Latin Amerika edebiyatının en parlak isimlerinden Alejandro Zambra’nın ilk romanı Bonzai. Kitap, yayımlandığı 2006 yılından bu yana birçok dile çevrilip onlarca ödül kazandı. Bonzai, kahramanları Julio ve Emilia’nın hikâyesiyle yoğrulan küçük ve incelikli bir roman; tıpkı bonzailer gibi... İncecik bir romanın ne kadar yüklü bir hikâye anlatabileceğinin keskin bir örneği Bonzai.

George Saunders - Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı

Adından da anlaşılacağı gibi tuhaf ama bir o kadar manidar bir öykü Phil’in Dehşet Verici Kısa Sanatı. Saunders, yaşayan en iyi öykücülerden sayılıyor ki, bu hikâyeyi okuduğunuzda neden bahsettiğimizi çok iyi anlayacaksınız. Politik göndermelerle dolu olan hikâye, hem insan doğasındaki açgözlülüğü absürd biçimde ele alıyor hem de devletlerin iç ve dış politikada sergiledikleri yaklaşımları alaya alıyor.