Kasım 2021

Modada sürdürülebilirliğin başlangıç noktası: Ambalaj

eco-moda

HER ŞEYDEN ÖNCE PLASTİĞİN GİTMESİ GEREKİYOR…

B

ir an için, bir giysinin gardırobumuza gelmeden önceki paketleme yolculuğunu düşünelim. Çoğu kıyafet bize ulaşmadan önce birkaç kez, tek kullanımlık ambalajlara girer. Giyime hazır giysiler tipik olarak stil, renk ve boyuta göre etiketlenerek paketlenir. Bu yalnızca fabrika üreticisinin ambalajıdır. Olağan süreçte fabrikalar, koleksiyonu doğrudan markanın deposuna gönderir. Depolama, modanın en karmaşık lojistik süreçlerinden biridir. Giysiler genellikle kısa, mevsimsel ürün döngülerine hazırlık olarak paketlenir, bu da üründe sık sık değişiklik ve iadelerin yönetilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla giysiler durmadan yeniden etiketlenir. Tüm bunların son kullanıcıya gönderilmesi veya bir perakendeci için sipariş olarak derlenmesi durumunda yeniden paketlenmesi gerekir elbette. Önce ürünü koruyacak kadar ince bir katman (plastik), sonra benzerleriyle aynı yere konması için başka bir paket (yine plastik), ardından hepsinin bir araya geleceği büyük bir kutu (daha fazla plastik) ve son kullanıcıya gönderilmesi için kargo şirketinin paketi ve etiketi… Böyle sürüp gider.

eco-moda

Dünya genelinde yılda 80 milyardan fazla giysi üretiliyor ve bunların çoğu birden çok kez sevk edilip paketleniyor. Her ne kadar bir kısmı geri dönüştürülebilir olsa da, çoğu kendini çöpte buluyor. 2018 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde kişi başına tahminen 174,1 kg ambalaj atığı çıkarıldığı söyleniyor. Ancak bu rakam paketli öğenin müşteriye ulaşmadan önceki yolculuğunun hesaba katılmamış hali. Üstelik pandeminin ardından patlama yaşayan online alışveriş ile bu rakamın çok daha üzerine çıkıldığı tahmin ediliyor. Evde kalmak online satışları teşvik ederek tek kullanımlık plastik poşet ve kutuların kullanımında önemli bir artışa neden oldu. Hiç şüphesiz moda, online satış kanalları için önemli bir itici güç. Ancak fabrikaların çoğu giysilerini paketlemek için saf plastik kullanıyor ve dahası tek kullanımlık askılar sorunu daha da artıyor ve sonuç olarak onların da yüzde 85’i çöpe gidiyor.
Bugün tüketicilerden markalarını daha sorumlu bir şekilde üretmelerini bekliyoruz. Minimum atıkla, sürdürülebilir, geri dönüştürülebilir malzemeler kullanılması için markalara yönelik talepler büyüyor. Ancak üretimden evlere ya da mağazalara gelen süreçte tam olarak ne kadar atık üretildiğini gösteren şeffaflık şu an için mevcut değil.



eco-moda

Nereden başlamalı?
Bu noktada tek kullanımlık paketleme yöntemlerinin ortadan kaldırılarak geri dönüşüm, döngüsel ve çevre dostu alternatiflere odaklanılması gerekiyor. Kabul ediyoruz, sürdürülebilir ambalajlama sorunu karmaşık ve bunu ortadan kaldırabilecek standart bir çözüm ya da herkese uyacak bir uygulama yok. Başlamak için en iyi yer üreticilerin, depoların ve markaların kullanılmamış ambalaj ve tek kullanımlık plastik kullanmaya son verme taahhüdü vermeleridir. Doğal malzemelere geçiş kendi zorluklarıyla birlikte gelecektir, ancak tedarik zincirinin ve nakliye yolculuğunun farklı aşamaları için seçenekler yaratan çok sayıda yenilikçi yaklaşım var. En iyi ihtimalle fabrikalar, markalar ve tüketiciler nasıl ve ne yaptığımızın ve ne kadar tükettiğimizin etkisine bakarak atık hacimlerini azaltacaktır.
WWF’e göre Türkiye’de günde 144 ton plastik atık çıkarılıyor ve yıllık poşet tüketimi 30-35 milyar civarında (kişi başı 440 poşet). Poşetlerin yalnızca yüzde biri geri dönüştürülebilir. Bu da günde 144 ton plastik atığın Akdeniz’e boşaltılmasıyla sonuçlanıyor. Bir plastik paketin denizde çözülmesi tam yirmi yıl sürüyor.
Markalar ve e-ticaret siteleri çözüm üretmesi gerekenlerin başında geliyor. Bu kolay bir yolculuk değil elbette. Ama gezegenimiz için bir yerden başlamak gerekiyor. Dilerseniz bu mücadeleye çoktan başlayanları dinleyebilir, zorlukları ve olası çözümleri WWF’in kendi marketinde uyguladığı stratejiler üzerinden daha detaylı inceleyebilirsiniz.