A
slında çoğu turistik şehir gibi kendi sakinleri bilir ki bir şehrin
en güzel mevsimi kimsenin olmadığı zamandır. Yani eğer size
Venedik’in görülmesi gereken mevsimi ilkbahar derlerse bir
de kışı denemelisiniz! Zira bir şehri keşfetmenin en güzel
yollarından biri onu yerli gibi gezmektir. Bu yüzden biz de kışı seçtik. Zira
duyduk ki, Venedik kalabalıklardan azade haliyle çok daha davetkârmış.
Gelin birlikte gezelim.
Öncelikle eşsiz Noel atmosferi için kesinlikle doğru adrestesiniz. Yeni
yıl karnavalları, noel çadırları, minik pazar yerleri bu mevsimde! Eğer
alışveriş yapmak isterseniz, Ocak ayının başını meşhur Carnevale
kutlamalarına denk gelmek isterseniz de Şubat ayını seçmelisiniz. Evet
hava erken kararıyor, ama bu şehri güzel yapan şeylerden biri de ışıkları
değil mi?
Peki ya gündüz? Sıkıca giyinin ve Grand Canal’da Vaporetto gezisine
çıkın. Yaklaşık 40 dakika boyunca bu su otobüsünün ve eşsiz Venedik
mimarisinin tadını çıkarın.
Piazza San Marco yılın her mevsiminde Venedik’in mücevheridir.
Kışın daha az kalabalık olur ve sitelerini ziyaret etmek daha kolaydır.
Ve gitmişken de ışıltılı mozaikleriyle St. Mark Bazilikası’nı, Venedik
tablolarını ve büyük kamaralarıyla Plazza Ducale’yi ve 99 metrelik St. Mark
Çan Kulesi’ni görmelisiniz. Tüm bunları yaparken saat başı vuran Torre
dell’Orologio’nun çanlarına kulak vermeyi unutmayın.
Sabahın erken saatlerinde muhtemelen henüz ortalık sisliyken gondol
gezisine çıkabilirsiniz. Gondolunuzda ekstra battaniye olup olmadığını
mutlaka kontrol edin.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Vizio Virtù’nun çikolata ustalarına mutlaka göz atın ama iyisi mi bu
lezzetleri de denemeden geçmeyin: Kabuksuz beyaz ekmeli sandviçler yani
tramezzini, siyah mürekkep balığı mürekkebiyle yapılmış risotto, sardalya
soslu spagetti, Venedik kurabiyeleri ve elbette kızartılıp şekere batırılmış
hamur toplarından oluşan fritelle.
Akşam ise Phoenix Tiyatrosu’nda operalara, klasik müzik
performanslarına, bale ve diğer dans gösterilerine doyabilirsiniz!
Tüm bahsettiklerimize ek olarak, San Clemente Palace Kempinski Venice,
sizi Venedik’te olduğunuzu sonuna kadar hissettirirken aynı zamanda
evde olma rahatlığını da sağlayacak. Özel San Clemente Adası’nda yer
alan otelin ücretsiz teknelerinden biri ile Piazza San Marco’ya sadece
10 dakikada ulaşabilirsiniz. Ve sadece konaklamak değil tarihi surların
arasında geçen yolculuk ile otele varmak bile etkileyici bir deneyim olacak!
Deneyim demişken bu görkemli mekânın restore edilmiş 12. yüzyıl şapeli
olduğunu söylemeden geçmeyelim. Rönesans mirasını yaşatan mekânda
196 oda ve suitin yanı sıra 15 dönümlük bir antik bahçe de bulunuyor.
İç mekânları, altı metrelik yüksek tavanları, geniş koridorları, büyük
merdivenleri ve Terrazzo döşemeleri, ipekle sarılmış duvarları, Murano
gibi karmaşık ayrıntılarıyla San Clemente Palace Kempinski Venice’in
çağdaş stili sizi bekliyor.
Detaylar için tıklayın.