D
ur durak bilmeden değişen trendler, moda renkler, ünlü
marklar derken kozmetik dünyası nefes almadan büyüyor.
Ancak bununla birlikte hemen her alanda olduğu gibi artık
alıcılar daha bilinçli. Söz konusu kozmetik olduğunda listenin
başını cruelty free ya da tam Türkçesiyle zulümsüz ürünler çekiyor. Peki
zulümsüz kelimesinden ne anlamamız gerekiyor, gelin yakından bakalım.
Makyaj söz konusu olduğunda, içerikler büyük önem taşır. Yalnızca zararlı
içerikten bahsetmiyoruz elbette, hayvanlar üzerinde test edilmeyen
yani zulüm içermeyen ürünlerin önemi yükselen değer. Bir araştırmaya
göre yalnızca test aşaması değil örneğin bazı maskaralarda böceklerden
elde edilen kırmızı renklendirici karmin olduğu açıklandı. E120
kodunun karmin için olduğu iddialar arasında. Eyeliner ve maskara gibi
ürünlerdeyse yine böcek bazlı içeriklerin olduğu söyleniyor.
Makyaj malzemelerinde hayvan kaynaklı içeriklerin yanı sıra saklanan
başka bir şey mi var? Rahatsız edici bir araştırma “öldüren bakışlar”
deyimine yeni bir anlam kazandırıyor. Aston Üniversitesi’nden
araştırmacılar, şu anda kullanımda olan makyaj ürünlerinin onda
dokuzundan fazlasının E.coli ve Staphylococci gibi potansiyel olarak
yaşamı tehdit eden süper böcekler içerdiğini söylüyor. Bu durum
çoğunlukla makyaj ürünlerinin temizlenmemesinden ve son kullanma
tarihlerinin geçmesinden kaynaklanıyor. Bu da “temiz güzellik” kavramına
yepyeni bir anlam kazandırıyor.
Gelelim esas konumuza… Hayvanların denek olarak kullanıldıkları
en büyük sektörlerden biri güzellik sektörü. Bu yüzden cruelty free,
hayvanlar üzerinde test edilmeden geliştirilen kozmetik ürünleri
işaret ediyor. Ürünün test aşamasında veya üretim sürecinde herhangi
birhayvanın kullanılmadığını garantileyen bu sistem için bilgisayar
modellemeleri ve alternatif test yöntemleri kullanılıyor. Laboratuvar
testlerinde acı çeken ve deneyler sırasında ölen hayvanları korumak için
geliştirilen bu sistemi takip etmek günümüzde etik değerlerinizle eş
anlamlı hale geliyor.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üstelik bugün cruelty free dendiğinde yalnızca hayvanlar için değil
çevre için zararlı olup olmadığı da önemli. Güzelliğe yönelik bu bütünsel
yaklaşımın kullanıcıların bilincini artırırken kozmetiklerin çevreye
olan etkisini de aza indirmeyi hedefliyor. Peki bir markanın zulümsüz
olduğunu anlamak için yanıtı nerede aramalıyız?
Etiketleri okuyabilirsiniz. Günümüz tüketicisinin olmazsa olmazı etiket
okurluğu elbette burada da devreye giriyor. Leaping Bunny ve PETA
sertifikaları cruelty free ürün üreticilerinin almaya çalıştığı en önemli
iki sertifika. Bu damgalar güven veriyor. Bunların dışında yine cruelty
free notunu ya da açıkça açıkça hayvanlar üzerinde test edilmediğine dair
ibare arayabilirsiniz. Vegan damgası da aynı anlama gelecektir. Ancak
bazı markaların sektörün “açıklarından” yararlanabileceğini unutmayın.
Bu yüzden eğer markayı tanımıyorsanız şüpheci yaklaşmakta yarar
var. Marka araştırması yapmak için yine Leaping Bunny ve PETA gibi
isimlerin çevrimiçi veri tabanlarını kullanabilirsiniz. Marka açıklarına geri
dönersek, araştırmak neden gerekli sorusuna şu yanıtı verebiliriz: Aynı
çatı altında olduğu şirketin başka ürünleri cruelty free olmayabilir. Eğer
gerçekten bu etik değeri desteklemek istiyorsanız zulümsüzlük markanın
kendi değerleri arasında olmalı.
Zulümsüz ya da cruelty free makyaj, tüketicilere değerleri ve öncelikleri
hakkında güçlü bir açıklama yapma fırsatı sunar. Etik güzellik ürünlerini
seçerek, yüksek kaliteli kozmetiklerin avantajlarından yararlanırken aynı
zamanda hayvan refahını, sorumlu üretimi ve güzellik endüstrisindeki
sürdürülebilir uygulamaları destekleyebilirsiniz.