Mart 2024

Bir Adriyatik rüyası: Kotor

Mart

ZAMAN İÇİNDE YOLCULUK

K

aradağ’ın en çok turist çeken noktalarından biri olan Kotor, Adriyatik Denizi kıyısında muhteşem dağ manzaralarıyla çevrili bir şehir… Adriyatik’in incisi olarak adlandırılan bu küçük şehir tarihi ve kültürel zenginliğiyle ziyaretçilerini büyülüyor.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Kotor’un tarihi M.Ö. 168 yılına kadar uzanıyor. Yüzyıllar boyunca İliryalılar, Bizanslılar, Sırplar ve Macarlar tarafından yönetilen ve 1420 yılında Venedik egemenliğine giren şehrin etrafındaki surlar bu dönemde inşa edilmiş. Çevredeki yamaçlara doğru kıvrılan sağlam surlarla çevrili şehir bu haliyle tam bir orta çağ labirentini andırıyor.
Kotor geçmişin günümüzle bir arada var olduğu keyifli bir destinasyon; sokaklarında gezerken kaldırım taşlarının asırlık okul binalarında koşuşturan çocukların sesiyle çınladığına, ferforje balkonlardan çiçeklerin sarktığına ve kedilerin mermer yollarda tembellik ettiğine şahitlik ediyorsunuz. Akşam karanlığı çöktüğünde ise Kotor’un muhteşem bir şekilde aydınlatılmış surları görkemle parlamaya başlıyor.

Mart

Üç kapılı şehir
Şehre üç farklı kapıdan Kuzey, Güney ve Deniz Kapısı’ndan giriliyor. Ana giriş olan Deniz Kapısı 1555 yılında şehir Venedik egemenliği altındayken inşa edilmiş. Ziyaretçiler şehre giriş için genellikle bu kapıyı kullanıyor ancak şehre 13. yüzyıldan kalma Güney Kapısı’ndan ya da Skurda Nehri’nin üzerindeki Kuzey Kapısı’nda da giriş yapabiliyorsunuz.

Kotor Kalesi, şehrin en ünlü simgelerinden biri… Dik yokuşları, tarihi taş basamakları, gizemli tünelleri ve surlarıyla ünlü bu kale, zirvesine çıktığınızda nefes kesici bir manzaraya sahip. 1350 basamak tırmanarak bu manzaranın keyfini sürmek mümkün. Eski Şehir ise daracık taş sokakları, Gotik ve Rönesans tarzı binalarıyla Kotor’un tarihini günümüze taşıyor.

Kotor’un en etkileyici binası olan St. Tryphon Katolik Katedrali 1166 yılında inşa edilmiş ancak yüzyıllar içinde birkaç depremden zarar görmüş. Tüm cephe 1667’de yıkıldığında, yeniden inşa sürecinde yapıya Barok çan kuleleri eklenmiş. Katedralin iç mekânı Romanesk mimarinin başyapıtı olarak nitelendiriliyor. Kemerlerde Bizans tarzı fresklerin kalıntılarını görebiliyorsunuz.

Mart

Saat Kulesi ise Kotor’un sembollerinden bir diğeri. Ana kapının karşısındaki meydanda, merkezi bir konumda yer alan kule 1602 yılında inşa edilmiş ancak 1667 depreminden zarar görmüş; zira bu depremde kule batıya, yani denize doğru önemli ölçüde eğilmiş. Daha sonra tekrar dik konuma getirilmesi için bazı girişimlerde bulunulmuş ancak 1979’daki yıkıcı depremin ardından aynı konuma geri dönmüş.



Mart

Hareketli gece hayatı ve keyifli bir alışveriş turu
Kotor’daki Eski Şehir turunuzu Denizcilik Müzesi ziyareti ile tamamlayabileceğinizi söyleyip biraz da şehirdeki sosyal hayattan bahsedelim. Kotor gece hayatıyla ünlü. Eski Şehir barlar, tavernalar, gece kulüleri ve kafelerle dolu. Yaz Karnavalı veya Bokeljska Noc gibi yaz etkinlikleri sırasında şehir binlerce turist ağırlıyor.

Kotor’da Eski Şehir’in etrafına dağılmış çok sayıda küçük mağaza ve butik bulunuyor. Ayrıca şehrin hemen dışında büyük bir alışveriş merkezi de var. Eski Şehir’de küçük dükkânlar ve dünyaca ünlü tasarımcıların ayakkabı ve kıyafetlerini sunan butikler bulabilirsiniz. Bu butiklere ağırlıklı olarak İtalyan modasının hâkim olduğunu söyleyebiliriz. Bu bölgede çok sayıda hediyelik eşya dükkânı, kuyumcu, kitapçı ve antikacı da sizi bekliyor.

Karadağ mutfağından modern lezzetlere…
Kotor, Akdeniz mutfağının en özel örneklerini sunan şık restoranlara ev sahipliği yapıyor. Eski Şehir’in dar sokaklarında yer alan romantik restoranlarda taze deniz ürünleri, Karadağ şarapları ve yerel lezzetlerin tadını çıkarabilirsiniz. Kotor’da geleneksel Karadağ mutfağının yanı sıra diğer birçok modern lezzeti de deneyebilirsiniz. Neredeyse her otel, restoran veya kafede başta pizza olmak üzere belli başlı İtalyan lezzetlerini sipariş edebilirsiniz. Kotor’u ziyaret ettiğinizde, pişmiş alabalıkla hazırlanan yerel balık çorbasının tadına bakmanızı öneriyoruz. Bu arada Kotorlular muhtemelen tatlı olarak size “frustula” (eşkenar dörtgen şeklinde gevrek bir kurabiye) ikram edecektir; aklınızda bulunsun.

Mart

Civardaki favori adalar
Gospa od Skrpjela (Our Lady of the Rocks) Adası, Kotor Körfezi’ndeki Perast kıyılarındaki iki adadan biri... Perast ve Kotor’dan yelkenlilerle büyük taşlar getiren denizciler tarafından yapay bir ada olarak yapıldığı söylenen Gospa od Skrpjela’da bir de kilise bulunuyor. Ziyaret edilmesi gereken diğer ada ise Sveti Djordje… Bu ada aynı zamanda “ölü kaptanların adası” olarak da adlandırılıyor, çünkü efsaneye göre bir Fransız askeri Perast’a top atışı yaptığı sırada sevdiği kızın evini vurmuş ve ölümüne sebep olmuş. Bu efsanenin İsviçreli ressam Beklin’in “Ölüler Adası” adlı eserine ilham kaynağı olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

Kotor’un kendine özgü mimarisi ve atmosferi, deyim yerindeyse zaman içinde bir yolculuk vadediyor. Biz de size şimdiden keyifli bir seyahat diliyoruz.