P
enthouse daireler kentsel yaşamın gökyüzüne yükseldiği noktada
lüks bir yaşam tarzını temsil ediyor. Bu özel konutlar lüks
apartman, rezidans ya da otellerin en üst katında yer alarak,
muhteşem şehir manzaralarını günlük yaşamın bir parçası haline
getiriyor. Penthouse’ların en büyüleyici özelliklerinden biri, genellikle
tavan ile zemin arasına yerleştirilen büyük ve panoramik pencereler…
Şehir hayatını ve doğal manzaraları evin içine taşıyan bu pencereler
gün boyunca değişen ışık oyunları ile sakinlerine adeta bir tablonun
içinde yaşama deneyimi sunuyor. Penthouse’lar aynı zamanda gizlilik ve
ayrıcalığın da simgesi olarak görülüyor. Özel asansörlerle ulaşılabilen
bu konutlar, sakinlerine muazzam bir mahremiyet sunuyor. Güvenlik
önlemleri, concierge hizmetleri ve sınırlı erişim, penthouse sakinlerine
sadece bir ev değil, aynı zamanda özel bir sığınak vadediyor.
Penthouse’ların tarihine baktığımızda yüzyılları kapsayan ve işlevsel
yapıdan lüks yaşam alanlarına dönüşen etkileyici bir yolculuk çıkıyor
karşımıza. Öyle ki yüksek yaşam alanı kavramı, antik medeniyetlere kadar
uzanıyor. Örneğin Antik Roma’da, varlıklı kişilerin genellikle çok katlı
binaların üst katlarında ikamet ettiğine ve mahremiyetten faydalandığına
tanık oluyoruz. Orta Çağ’da savunma amacıyla inşa edilen kulelerin zaman
içinde evrim geçirdiğini ve kulelerin üst katlarının soylular için gözde
konutlar haline geldiğini görüyoruz. Rönesans ve Barok dönemlerinde,
Avrupa’da saray ve malikânelerin üst katları elit kesime ayrılırken, bu
alanların tasarımında genellikle yüksek tavanlar, büyük pencereler ve
gösterişli mobilyalar öne çıkıyor. Sanayi Devrimi ve kentleşmenin hüküm
sürdüğü 19. yüzyılda binaların yüksekliği arttıkça üst katlar tercih edilen
yaşam alanlarına dönüşüyor. Modern penthouse konseptinin ortaya
çıkışı ise 20. yüzyılın başlarına denk geliyor. New York’ta gökdelenlerin
şehir siluetini belirlemeye başlamasıyla penthouse terimi, en üst
katlarda bulunan lüks daireler için kullanılmaya başlıyor. 20. yüzyılın
sonlarına doğru, penthouse’lar statü sembolü haline gelince tasarımcı ve
mimarlar, yenilikçi düzenlemelerle son teknolojik gelişmelerle uyumlu,
çeşitli mimari stilleri benimseyen yapılar tasarlıyor. 21. yüzyılda ise
penthouse’lar özel havuzlar, çatı bahçeleri ve kişiselleştirilmiş concierge
hizmetleri gibi olanaklarla ultra lüks alanlara dönüşüyor.
Tam da bu noktada yönümüzü gökyüzüne çeviriyoruz ve New York’tan
Londra’ya, dünyanın en çok konuşulan penthouse’larından bazılarına
mercek tutuyoruz.
Central Park Tower, New York
Manhattan’ın kalbinden gökyüzüne yükselen Central Park Tower,
lüks yaşamı tanımlayan bir mimari başyapıt niteliği taşıyor. 472 metre
yüksekliğindeki binanın 129. katından 131. katına kadar yayılan Central
Park Tower Penthouse ise Empire State Binası’na tepeden bakarak şehrin
en iyi manzaralarından birini gözler önüne seriyor. Burada o kadar
yüksektesiniz ki Central Park neredeyse yeşil bir halı gibi görünüyor.
Central Park Tower Penthouse 23 oda, yedi yatak odası ve 9,5 banyo ile 1625
metrekarelik iç yaşam alanına sahip. Buna ek olarak 133 metrekarelik bir
açık hava terası bulunuyor. Penthouse aynı zamanda dünyanın en yüksek
balo salonuna ve konut terasına sahip olma özelliğini taşıyor.
Tour Odeon, Monako
Sky Penthouse, Monako’nun en yüksek binası olan Tour Odeon’un
tepesinde yer alıyor. Denizden 170 metre yükseklikteki binanın en yüksek
beş katını kaplayan penthouse’da beş yatak odası, üç personel odası, özel
bir asansör ve su kaydırağı içeren yuvarlak bir yüzme havuzuna sahip açık
bir teras bulunuyor. Modern tasarımda çoğunlukla doğal malzemelerin
kullanıldığı dikkat çekerken, tabandan tavana pencereler enfes Monako
manzarasını gözler önüne seriyor.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Eureka Tower Penthouse, Avustralya
New York’un Art Deco mimarisinden ilham alan bu penthouse’da,
Melbourne’un 360 derecelik manzarası ve şehrin ana kültür noktaları
ayaklarınızın altına seriliyor. Şehrin en ikonik ve en yüksek binası olan
Eureka Tower’ın 86. katında yer alan penthouse geniş banyo ve giyinme
dolaplarına sahip dört yatak odasıyla öne çıkıyor. Ayrıca doğu tarafına
bakan lüks bir yatak odası, özel bir dinlenme alanı ve lüks bir spa’ya da
sahip.
Wallich Residence, Singapur
Singapur’un en yüksek konut projesi olan Wallich Residence dört
penthouse ve bir Süper Penthouse da dahil olmak üzere 181 lüks konuttan
oluşan özel bir koleksiyona sahip. Binanın 62 ila 64. katlarına yayılan
tripleks Super Penthouse’un tamamen cam duvarlı olağanüstü bir tasarımı
var. Bilardo salonu, çok sayıda banyo ve yatak odası, havuz ve çatı bahçesi
ile öne çıkan penthouse’un geniş oturma odasında kuyruklu bir piyano
bulunuyor.
Southbank Tower, Londra
Lüks ofis alanları ve keyifli daireleri ile öne çıkan 41 katlı Southbank
Tower, 38. kattan 40. kata kadar uzanan geniş penthouse’ları ile dikkat
çekiyor. Southbank Tower’da biri dubleks olmak üzere üç penthouse
daire mevcut. Londra’nın South Bank bölgesinin kalbinde bulunan
daireler panoramik şehir ve Thames Nehri manzarasına sahip. Dubleks
penthouse’un muhteşem teras bahçeleri bulunuyor.