H
ollywood yıldızlarından dünya liderlerine, yazarlardan
ressamlara ünlü isimlerin izini sürebileceğiniz oteller,
ayrıcalıklı bir konaklama deneyimi sunmanın ötesinde,
yaşanmışlıklarla dolu geçmişleri ile de ziyaretçileri büyülüyor.
İşte efsane isimlerin uğrak noktası haline gelmiş dünya çapındaki
otellerden sizin için seçtiklerimiz…
Savoy Hotel
İngiltere’nin ilk lüks oteli olan Savoy, Londra’nın kalbinde, Thames
Nehri üzerinde mükemmel bir konuma sahip. Lüks otel sahnesinde
130 yılı aşkın süredir ön planda olan Savoy, konuklarına sürekli gelişen
bir deneyim sunuyor. Forbes Travel Guide’dan Condé Nast Traveler’a,
World’s 50 Best Bars’tan Tales of the Cocktail’e birçok prestijli ödüle layık
görülen Savoy’da konaklamış ünlü konuklardan bazılarının isimlerini
taşıyan tek yatak odalı Edward dönemi süitler, otelin en geniş konaklama
seçenekleri arasında yer alıyor. Personality Suite River View’deki her süit
Thames Nehri’ne bakıyor; konuklara bir zamanlar Claude Monet’ye en
ünlü eserlerinden bazılarını resmetmesi için ilham veren ve Maria Callas,
Winston Churchill, Charlie Chaplin ve Katharine Hepburn gibi isimlerin
Savoy’a tekrar tekrar gelmesine vesile olan muhteşem manzarayı izleme
şansı sunuyor.
www.thesavoylondon.com
Fairmont The Queen Elizabeth
Kanada’nın ikinci büyük kenti olan Montreal’in şehir merkezinde yer
alan lüks Fairmont The Queen Elizabeth, şehrin canlılığını keşfetmeye
başlamak ideal bir başlangıç sunuyor. Konuklarını cesur bir sanatsal
yaklaşımla tasarlanan aydınlık ve dinamik odalarda ağırlayan otelin en
heyecan verici konaklama seçeneklerinden biri ise John Lennon ve Yoko
Ono süiti. 1969 yılında John Lennon ve Yoko Ono’nun otelin 1742 numaralı
süitinde, çiçekler ve fotoğrafçılarla çevrili bir ortamda Give Peace a
Chance single’ını kaydettikleri biliniyor. Ünlü çiftin adıyla anılan süitte
çiftin kayıt seansının siyah beyaz resimleri yer alıyor. John Lennon’ın ölüm
yıldönümü olan 8 Aralık’ta otele giriş yaparsanız, süitin önünde iki düzine
kırmızı ve beyaz gül görebilirsiniz.
www.fairmont.com/queen-elizabeth-montreal
Warwick New York
20. yüzyılın başlarında medya patronu olan William Randolph Hearst
tarafından hayatının aşkı aktris Marion Davies için 1926 yılında inşa
edilen otel, Manhattan’ın en çok tercih edilen konaklama mekânı olarak
öne çıkıyor. Elvis Presley, James Dean, Jane Russell, Elizabeth Taylor gibi
isimleri ağırlayan otel, aktör Cary Grant’a da 12 yıl boyunca ev sahipliği
yapmış. Ayrıca 1965’te The Beatles’ın ABD’ye ilk gelişinde, binlerce
hayranın dörtlüyü görebilmek umuduyla otelin etrafını sardığı biliniyor.
Bugün Warwick New York, diğer konaklama seçeneklerinin yanında, otel
tarihinde önemli rol oynamış Hollywood efsanelerine ve kültürel ikonlara
saygı göstermek için ayrı ayrı tasarlanan sekiz imza süitiyle konuklarını
ağırlıyor.
www.warwickhotels.com/warwick-new-york
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Ritz Paris
Geçmişten bugüne yazar, sanatçı ve tasarımcıların Paris’teki uğrak
mekânlarından biri olan Ritz Paris’in Sarah Bernhardt, Jean Cocteau, Elsa
Schiaparelli, Marguerite Yourcenar ve Gianni Versace gibi ünlü isimlere ev
sahipliği yaptığı biliniyor. Ancak bu isimler arasında Coco Chanel’in ayrı
bir yeri var. 1937 yılında bir günlüğüne buradaki bir süite yerleşmeye karar
veren Coco Chanel, 87 yaşında hayatını kaybedene kadar bu otelde yaşıyor.
Tam da bu yüzden Ritz’den “evim” diye söz ettiği bilinen ünlü tasarımcıya
adanmış süit, otel için duygusal bir öneme sahip. Otelde, 15 Place Vendôme
efsanesinin şekillenmesine yardımcı olan ünlü isimlere saygı duruşunda
bulunan farklı süitler de yer alıyor.
www.ritzparis.com
Pera Palace Hotel
Elbette bu listenin olmazsa olmazı, uzun yıllar boyunca Avrupa ve
Amerikalı turistlerin İstanbul ziyaretlerinin favorisi olan Pera Palace
Hotel… Dünyada en çok okunan kitapların yazarı olan Agatha Christie’in
İstanbul’a her gelişinde Pera Palace’ın 411 numaralı odasında konaklaması
Pera Palace’a ayrı bir gizem katıyor. Hatta Agatha Christie’nin Doğu
Ekspresinde Cinayet adlı romanını Pera Palace’ta yazdığı biliniyor. Yazarın
otelle ilgili merak konusu olan bir macerası da var. 1926 yılında 11 gün
boyunca kayıplara karışan Agatha Christie’nin otomobili bir göl kenarında
bulunuyor ve tüm aramalara rağmen yazarın çevrede bulunamaması onun
göle düştüğünü düşündürüyor. Aniden ortaya çıkan Agatha Christie’nin
kayıp 11 gününü film yapmak isteyen bir film şirketinin araştırmaları, bu
günlerin sırrının Agatha Christie’nin Pera Palace’ta sakladığı anahtarla
çözülebileceğini ortaya çıkarıyor. Rivayete göre, bu anahtar 11 kayıp
günün gizemli hikâyesinin bulunduğu bir başka kapıyı açıyor! Pera Palace
Hotel’in Agatha Christie’ye adanan 411 numaralı odası misafirlerini bu
konseptte ağırlamaya devam ediyor.
www.perapalace.com