“Teknolojiyi satmıyoruz, yaşıyoruz”

“PURO BENİM İÇİN BİR YAVAŞLAMA TEKNOLOJİSİ”

S

anal İletişim Yönetim Kurulu Başkanı Cüneyt Karap günümüz dünyasının ihtiyaçlarını teknoloji ve eğilimleri üzerinden okuyan liderlerden. Onun için teknoloji duygudan bağımsız değil, aksine duyguyla güçlenen bir alan. Bu sebeple hayatın her alanında deneyim öne çıkıyor. Puro tutkusu paralelinde yaptığı seyahatler, yeni rotalardaki keşifler hep taşınabilir teknolojik ürünlerle destekleniyor. Dijital dünyadan analog tutkulara uzanan hayatıyla Karap ile teknoloji, deneyim ve yaşam üzerine söyleşi bir söyleyişi gerçekleştirdik.

Röportaj: Bahar Kader

Günümüzde teknolojiyle kurulan deneyim ilişkisi nasıl bir perspektifte?

Artık teknoloji bir araç değil, yaşamın kendisi. İnsanlar sadece ‘çalışan’ değil, ‘hisseden’ teknolojiler istiyor. Bizim vizyonumuz da tam olarak bu: insanın günlük akışına entegre olan, fark ettirmeden hayatı kolaylaştıran çözümler. Ben teknolojiyi deneyimlemeden satmam, önce kendim yaşarım. Çünkü her iyi ürün, kullanıcıyla kurduğu bağ kadar değerlidir.

Her şey bu kadar akıllı hâle gelirken insanın yeni versiyonu sizce nasıl olacak?
Yeni insan, “dijital zekâsı yüksek ama duygusal zekâsı eksik olmayan” insan olacak. Teknoloji artık bizi hızlandırmakla kalmıyor, farkındalığımızı da yeniden şekillendiriyor. Ben inanıyorum ki geleceğin başarılı insanı, teknolojiyi ezberleyen değil; onu sezgisel olarak yaşamına entegre edebilen kişi olacak.

Hayatınızı kolaylaştıran ve vazgeçemediğiniz teknolojik aletler neler?
Robot süpürge artık ofisteki en sadık çalışanım diyebilirim. Ama ciddi konuşursak, taşınabilir enerji çözümleri, özellikle de güneş enerjisiyle çalışan portatif jeneratörler benim için vazgeçilmez. Denizde, karavanda ya da yolda… Elektriğin bittiği yer, aslında özgürlüğün başladığı yer. Bir de tabii iyi bir kulaklık ve kaliteli ses benim için meditasyon gibi.

Sizce oyunu tamamen değiştirecek teknolojik yenilikler neler olacak?
Enerjinin taşınabilir hâle gelmesi. Yani elektriğin prizden çıkıp insanla birlikte hareket etmeye başlaması. Bugün taşınabilir güç istasyonları, güneşle dolan sistemler bunun ilk adımı. Bu alan, hem bireysel özgürlüğü hem de sürdürülebilirliği aynı potada eritecek. Bir de yapay zekânın kişiselleşmesi çok kritik, herkesin kendi dijital asistanı olacak ve bu asistan sizi sizden iyi tanıyacak.

Türkiye bu pazarda nerede ve tüketim refleksi nasıl?
Türkiye, teknolojiye adaptasyonda son derece hızlı bir ülke. Yeni nesil ürünleri denemekten korkmayan bir kullanıcı profili var. Özellikle şehirli, dinamik kesim artık ‘küçük ama akıllı’ çözümleri tercih ediyor; hızlı şarjlar, kablosuz ses sistemleri, akıllı ev cihazları gibi. Bizim farkımız, bu ürünleri sadece ithal etmek değil, aynı zamanda Türkiye’de doğru deneyimle buluşturmak. İnsanları teknolojiyle tanıştırmıyoruz; onları teknolojiyle yakınlaştırıyoruz.

Cigar Club üyeliğiniz ve koleksiyonerliğiniz… Bu tutku nasıl başladı?
Aslında puro benim için bir ‘yavaşlama teknolojisi’. Hayatım hızla geçiyor, her şey dijital. Ama bir puroyu yakmak, o anı yaşamak tamamen analog bir deneyim. Küba’ya ilk gidişimde bu kültürün ritüelini görünce büyülendim. O günden beri gittiğim her ülkeden sınırlı üretim purolar topluyorum. Koleksiyonum, benim için bir nevi seyahat günlüğü.

İyi bir puro tadımı için seyahat rotanız nasıl olurdu?
Benim rotam üçlü olurdu: Küba, Dominik Cumhuriyeti ve İspanya. Küba ruhu verir, Dominik ustalık, İspanya ise ortam. Havana’da sabah Cohiba, öğleden sonra Trinidad içip akşamı El Floridita’da geçiririm. Ardından Dominik’te üretim tesislerini gezer, sonunda Madrid’de bir puro lounge’da günü bitiririm. Her durakta teknoloji yanımda olur tabii; taşınabilir hoparlörüm, powerbank’im ve iyi bir ses sistemi.

En son nereye seyahat ettiniz ve sizi neler etkiledi?
Son olarak Hırvatistan kıyılarını tekneyle dolaştım. Denizin berraklığı kadar marinalardaki enerji altyapısı da etkileyiciydi. Birçok yerde artık güneş enerjisiyle çalışan sistemlerin kullanıldığını görmek beni gerçekten heyecanlandırdı. Çünkü bu, bizim işimizin geleceğiyle birebir örtüşüyor. Geleceğin marinaları sessiz, sürdürülebilir ve tamamen yenilenebilir olacak.

Seyahat çantanızda olmazsa olmaz teknolojik ekipmanlar neler?
Taşınabilir şarj istasyonu, kablosuz kulaklık, mini projektör (film izlemek için), bir de eufy güvenlik kamerası. Benim için teknoloji güvenlik, konfor ve keyfi aynı anda sağlayabiliyorsa değerlidir. Bir de tabii her zaman bir hoparlör; iyi müzik nereye gidersem gideyim yanımda.

Seyahatlerde okuduğunuz kitaplar, dinlediğiniz podcast’ler? Son dönemde Yuval Noah Harari’nin Homo Deus’unu tekrar okudum; teknolojiye insanın tanrılaşma süreci açısından bakışı hâlâ çok ilham verici. Podcast tarafında ise How I Built This ve Lex Fridman Podcast favorim, çünkü inovasyonu anlatırken insan hikâyelerini unutmuyorlar. Benim için teknoloji, duygudan bağımsız değil; tersine, duyguyla güçlenen bir alan.

Çerezler