Web sitemizde çerezler ve benzeri izleme teknolojileri kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için Çerez Aydınlatma Metnimizi inceleyebilirsiniz. Çerezlerin ve benzeri izleme teknolojilerinin pazarlama/reklam faaliyetleri, sitemizin daha işlevsel kılınması ve kişiselleştirilme amaçlarıyla kullanımına onay verebilir veya ‘’Tercihler’’ butonu ile çerezleri yönetebilirsiniz.
Temmuz 2 2025
Türkiye’nin serin yaz rotaları
SICAKTAN BUNALANLARA...
üksek nem, şehir kalabalığı, 35°C üstü sıcaklıklar… Yazın kent yaşamı giderek yorucu olurken, doğanın sunduğu doğal klima etkisi daha da kıymetli hale geliyor. İşte yazın serin duraklarından bazıları.
Saklıkent Kanyonu, Antalya
Antalya denince akla ilk olarak Akdeniz’in sıcak kıyıları geliyor olabilir; ancak Saklıkent Kanyonu bu algıyı anında değiştiriyor. Toroslar’ın eteklerinde yer alan bu etkileyici doğa oluşumu yüksek kayalık duvarları, dar geçitleri ve buz gibi sularıyla yazın ortasında bile serinliğiyle şaşırtıyor. Kanyona adım attığınız anda sıcaklık belirgin şekilde düşüyor. Yaz aylarında dahi suyun sıcaklığı yaklaşık 5 derece. Kanyonda yapacağınız doğal su yürüyüşü hem fiziksel hem zihinsel bir yenileme sunuyor. Kayalık duvarlar güneş ışığını kesiyor, içeriye ise gölgeler ve suyun sesi hâkim. Yürüdükçe doğanın ritmine kapılıyor, her adımda serinliğin bedeninizdeki etkisini hissediyorsunuz. Saklıkent Kanyonu, yaz aylarında doğayla gerçek bir bağ kurmak isteyenleri de kendine çekiyor. Kalabalıktan uzak, suyun sesiyle ilerlediğiniz bu patika, sade ama güçlü bir deneyim sunuyor.
Bördübet, Marmaris, Muğla
Marmaris Datça Yarımadası’nın Gökova Körfezi’ne bakan kesiminde yer alan Bördübet, çam ormanlarıyla çevrili muhteşem bir atmosfere sahip. İsmini İngiliz askerlerinin verdiği “Bird the bed” (kuş yatağı) ifadesinden alan bölge, hafif esen rüzgârı ve kuş cıvıltılarıyla tanınıyor. Sabah saatlerinde çam ağaçlarının gölgesinde yürüyüşe çıkmak, öğleye doğru berrak sularda yüzmek ve kano ya da paddle board ile çevreyi keşfetmek Bördübet’de mutlaka yapmanız gerekenler listesinin başında yer alıyor. Bördübet’de güneşin dik açıyla vurduğu saatlerde bile gölge alanlar sayesinde serinlik korunuyor. Bölgedeki konaklama alternatifleri ise doğaya uyumlu ve sade şıklık anlayışıyla öne çıkıyor. Geniş verandalar, ahşap yapılar, minimal dokunuşlarla şekillenmiş özel iskeleler... Her şey, doğaya müdahale etmeden konforu yaşatmak için var.
Kaz Dağları, Çanakkale
Kaz Dağları, yaz aylarında yalnızca serin havasıyla değil, arındırıcı etkisiyle de fark yaratıyor. Türkiye’nin en yüksek oksijen oranına sahip bölgelerinden biri olarak tanınan Kaz Dağları, mitolojide İda Dağı olarak geçiyor ve hem tarihi hem de doğal katmanlarıyla büyülüyor. Burada sabahlar serin, öğle saatleri gölgeli oluyor ve akşam saatlerinde dağdan gelen rüzgârla serinlik devam ediyor. Rakımın getirdiği doğal ferahlık, çınar ve çam ağaçlarının gölgesiyle birleşince hava yazın ortasında bile dengeli kalıyor. Adatepe ve Yeşilyurt gibi kıyıya yakın köylerde yer alan taş evler ve butik konaklama seçenekleri, sadelikle konforu bir arada sunuyor. Bahçelerde servis edilen yöresel kahvaltılar, zeytinyağlı akşam sofraları ve gölgeli teraslar günün ritmini yavaşlatıyor.
Bozcaada, Çanakkale
Kuzey Ege’nin incisi Bozcaada, güçlü meltem rüzgârları sayesinde sıcak günlerde bile serinliğini koruyor. Ayazma, Sulubahçe ve Habbele gibi koylarda deniz berrak, su sıcaklığı ise tam anlamıyla tazeleyici. Adada gün erken başlıyor; sabah saatlerinde Ege’ye karşı kahvenizi yudumladıktan sonra, bağ yollarında bisikletle ilerlemenizi tavsiye ederiz. Öğle saatlerinde hafif bir öğün, ardından rüzgâr güllerinin gölgesinde kısa bir molayla günün hafifçe aktığını hissedeceksiniz. Bozcaada’da konaklama alternatifleri, restore edilmiş Rum evlerinden tasarım otellere kadar çeşitlilik sunuyor; ortak payda ise sadelik içinde zarafet. Gün batımında adanın batı ucunda, denizin ufka karıştığı noktada durduğunuzda, size sessizlik ve esinti eşlik ediyor.
İğneada, Kırklareli
Longoz ormanlarıyla çevrili bu özel bölge, Türkiye’nin nadir ekosistemlerinden birine ev sahipliği yapıyor. Yaz sıcağı burada dengeleniyor; gölgeyle, suyla ve rüzgârla serinlik iç içe geçiyor. Sabah saatlerinde ormanın içine doğru sessizce yürürken ayağınızın altındaki yumuşak toprağı hissediyorsunuz; bu yolculukta size asırlık ağaçların filtresinden geçen gün ışığı eşlik ediyor. Denizin dalgalı yüzeyi ve rüzgârla şekillenen kumsallar size şehirde unuttuğunuz doğal ortamı en taze haliyle hatırlatıyor. Göl kenarındaki bungalovlar, butik oteller ya da izole doğa evleri, konaklamayı sade ama işlevsel kılıyor. İstanbul’a yalnızca birkaç saat uzaklıkta olan İğneada’da doğa bir fon değil, başrol. Serinlik ise deneyimin tamamlayıcı unsuru.