2
020 sonrası dünyamızda güzellik ne anlama gelecek? Yaşadığımız
bu kapanma dönemi kendimizde ve başkalarında neyin arzu
edildiğine dair anlayışımızı nasıl değiştirdi? Önümüzdeki
yıllarda bireyler güzellik kavramını nasıl algılayacak? Bunlar,
Lucy Hardcastle Studios’un trend istihbarat platformu LS: N Global’da
yayımlanan yeni içgörü raporu “Absent Beauty”de yanıtlamaya çalıştığı
sorular. Lucy Hardcastle Studios, güzellik anlayışımızın geçen bir yılda
geçirdiği değişimleri ve etkileri incelemek için interaktif teknoloji ve 3D
görseller kullanıyor.
Bu çalışmadan ortaya çıkan rapora göre güzellik, bir bireyin çeşitli
ritüeller veya günlük eylemler (ör. makyaj uygulaması veya Instagram
filtresi kullanımı) yoluyla gösterebileceği bir şey haline geldi. Absent
Beauty bu güzellik ritüellerini gerçekleştirdiğimiz üç ana alan olduğunu –
vücut, ev içi, sanal alan– ve geçen yılın bu alanlarla ilişkimizi / anlayışımızı
dramatik bir şekilde yeniden yönlendirdiğini öne sürüyor.
Askıya alınmış hayatlar yaşadığımız için etkileşimlerimiz büyük ölçüde
kendimizle ve ev içi alanlarımızla sınırlı kaldı. Görünen o ki başkalarıyla
yaptığımız etkileşimler azaldıkça kendi alanlarımıza daha çok odaklandık.
Kendi bedenimiz ve evlerimizin duvarları arasında kaldığımız dönemde
sağlık, artık birey tarafından geliştirilmesi gereken son derece kişisel bir
eylem haline geldi.
Kendimizi dış dünyaya sunduğumuzda, bunu teknolojiyle yapıyoruz.
Üstelik bu teknolojik evrende, kendimizin dünyanın gördüğü versiyonunu
dikkatle düzenleyebilecek haldeyiz.
Buraya kadar olanlar fazlaca soyut geldiyse başka şekilde düşünelim: Bir
zamanlar başkalarının becerilerine dayanan saç kesimi veya cilt bakımı
bile büyük ölçüde bireyler tarafından evde yapılan “güzelleştirme”
eylemleri arasına girdi. Sosyal medyada kendimizi göstermek istediğimiz
şekilde gösterdik, Zoom’da görünüp görünmemeyi yine kendimiz seçtik ve
bu durumda öz sunumumuz oldukça kontrollü bir hale geldi.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üstelik piyasaya sürülen yeni cihazlar evde bakımı oldukça kolaylaştırıyor.
Peki tüm bunlar geleceğimiz için ne anlama geliyor? Hardcastle’a göre,
yeniden canlandırılmış gerçekliğimiz öncekinden çok farklı olacak;
“Gerçek dünya gibi hissettiren bir ortamda, teknolojinin de desteğiyle
kişinin kendi vücudu üzerinde kontrol sahibi olması paha biçilemez bir
keyif haline geldi ve bu durum hız kesmeden ilerleme göstermeye devam
edecek.” Rapora göre bu şekilde kendi evrenimizin merkezinde olmaya
devam edeceğiz. Ve bu da aslında kendi biyolojimizi anlamak için yeni
yollar açacak. Biz kendi biyolojimizin daha fazla farkına vardıkça ve
teknolojiye daha bağımlı hale geldikçe vücudumuzu da bir makine olarak
algılamaya başlayacağız. Bu durumda biyolojik işlevlerimiz birer veri
noktasına dönüşecek; fiziksel ve zihinsel sağlığımız ölçebileceğimiz şeyler
olacak.
Bunun için gerekli çalışmalara çoktan başlandı bile. Egzersiz rutininizi
kontrol eden, uyku analizi yapan, vücut ve solunum hızınız ile yaşam için
gereken tüm sinyalleri izleyerek raporlayan Oura yüzüğü bunlardan biri.
Hardcastle’a göre 2030 yılına kadar insanlar günde ortalama 10 saat ekran
başında kalacak. Bu, bugünkü ortalamalarımızın yaklaşık dört katı daha
fazla zaman demek. Teknolojiyle donatılmış gerçekliğimizde bu sefer
gözlerimiz “fizyolojik nostalji” alanları arayacak. Bu anları tetiklemek
için elbette yine sizi rahatlatacak manzaralar oluşturacak; beyin
dalgalarını kullanarak kendinizi iyi hissettiğiniz bir parfümü koklama
deneyimi yaratacak dijital yardımcınızla aradığınız “fizyolojik nostalji”ye
kavuşacaksınız.
Bugün artık sıradan dijital objeler haline gelmiş akıllı saatlerin
yerini “ortam saatleri” alacak. Özellikle uykunun güzellikle ve yaşam
standartlarıyla ilgisini artık biliyoruz. Google Nest Mini gibi cihazlar
bugün, uykuya girmek isteyen zihninize rahatlatıcı yağmur sesi ve şömine
çatırtıları çalabilir. Ancak daha gelişmiş bir dünyada uyku vaktimiz
geldiğinde biyolojik saatimizin ihtiyacı olan ses ve ışık ortamını bizim için
yapacak, ihtiyaç duyduğumuz koku, ses ve hatta sıcaklığı bulunduğumuz
ortama yayacak güncellemeler bizi bekliyor.
Örneğin tek kullanımlık kâğıt maskeler ne kadar ileri gidebilir? Cilt
bileşenleri birçok katmandan oluşur ve günlük bakımınız sırasında siz
yalnızca üst tabakalara ulaşabilecek çözümler üretebilirsiniz. Ancak
Franz HQ elektrospinning teknolojisi ile bunu değiştirmeye geliyor.
Yüzünüze ince elektrik alanları uygulayacak, ardından nano boyutlu lifler
oluşturarak cildinizi yenileyecek.
İhtiyacınıza göre cilt makyajı yapacak makineler, her türlü güzellik
ihtiyacınızı gidermeye odaklı teknolojiler… Bunların hepsi önümüzdeki
on yıllarda piyasada olacak. Bununla birlikte güzellik ihtiyaçlarımızın ne
yönde değişeceğini anlamak için biraz daha beklememiz gerekecek gibi
görünüyor.