B
ir ağacın gölgesinde kitap okumak, iki ağaç arasına kurulu bir
hamakta gökyüzünü seyretmek, dev bir ağacın altına kurulan
bir masada sevdiklerimizle harika bir akşam yemeği yemek, bir
ormanda ağaçların arasında uzun yürüyüşler yapmak... Derin
köklerinde akıllı sistemlere, dallarında ise binlerce tür ve ekosisteme ev
sahipliği yapan ağaçların bize kendimizi iyi hissettirdiği gerçeği, ardında
bilimsel veriler barındırıyor.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Modern yaşamlarımız aşırı duyusal yük ile dolu. Yoğun programlar,
ulaşılması gereken tarihler, bitirilmesi gereken projeler, toplantılar,
trafik derken odaklanma güçlüğü yaşamamız kaçınılmaz hale geliyor. Zira
beynimiz cep telefonu, bilgisayar, televizyon, trafik ve benzeri uyaranların
sürekli saldırısı altında kalınca bocalayabiliyor. New York Çevre Koruma
Departmanı ağaçların iyileştirici özelliklerinden birini “doğal dış
ortamlarda vakit geçiren çocukların dikkat dağınıklığının azalması ve
DEHB (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) tanısı konan çocukların
ilgili semptomlarında azalma görülmesi” olarak açıklıyor. Çocuklarda
görülen bu etkinin aşırı uyarana maruz kalan biz yetişkinler için de geçerli
olduğunu söylemek mümkün.
Orman banyosu stresi azaltıyor
2016 yılında Dr. Richard Cytowic’in Psychology Today gazetesine yaptığı
açıklamaya göre Japonya genelinde yirmi dört ormanda gerçekleştirilen
deneylerde ormanda yürüyüş yapmanın (16 ± 5 dakika) ya da ağaçları
seyretmenin (14 ± dakika)
stres hormonu kortizolün seviyelerini düşürdüğü gözlendi, iç mekânda
yapılan deneylerse aynı sonucu vermedi.
Bununla birlikte benzer çalışmalar çok uzun yıllardır yapılıyor. Örneğin,
1982’de Japonya hükümeti tarafından şehirli nüfusa ormanları cazip
kılmak için “orman banyosu” ya da “orman terapisi olarak adlandırılan
shinrin-yoku prensibi geliştirildi. Orman ortamında geçirilen zamanın
fiziksel ve zihinsel sağlığı desteklediğini gösteren araştırmalar sonucunda
bu prensip, artık Japon önleyici sağlık hizmetlerinin bir parçası.
Ağaçlar bağışıklık sistemini güçlendiriyor
Ağaç ve bitkiler, böceklere karşı koruma görevi gören fitokid adlı bir
kimyasal yayıyor. Ağaçların etrafında vakit geçirdiğimizde soluduğumuz
bu doğal koruyucu kimyasallar bağışıklık sistemimizin güçlenmesine
yardımcı oluyor ve “vücudumuz doğal öldürücü hücreler olarak
adlandırılan bir tür beyaz kan hücresinin sayısını ve aktivitesini artırarak
tepkisini ortaya koyuyor” (New York Çevre Koruma Departmanı). Hatta
orman banyosunun bazı kanser türlerine karşı koruyucu bir önlem olarak
kullanılıp kullanılamayacağını belirlemek üzere devam eden araştırmalar
mevcut.
Ağaçların iyileştirici gücünü siz de test edebilirsiniz
Bilim doğanın ve ağaçların kan basıncını ve kolesterolü olumlu
etkilediğini, kalp atış hızını ve stres hormonu kortizolü düşürdüğünü
söylüyor. Ayrıca araştırmacılar doğayla ve ağaçlarla iç içe vakit geçirmenin
sakinleşmeye ve yenilenmeye yardımcı olduğunu, odaklanma yeteneğini
geliştirdiğini ifade ediyor. Bu iyileştirici gücün faydalarını bizzat
deneyimlemek için sadece 10-15 dakikanızı ayırmanız yeterli. Bunun aynı
zamanda bir bilinçli farkındalık çalışması olduğunu söylemek mümkün.
Kendinizi stresli hissettiğinizde dışarı çıkıp gördüğünüz ağaç ve bitki
türlerine odaklanarak sakin bir yürüyüş yapın. Bu sırada derin nefesler
alarak etrafınızdaki kokuları içinize çekin. Doğada vakit geçirmenin
farklı koku türlerini deneyimlemeye imkân tanıdığını, ayrıca kişinin tat
ve koku alma duyusunu geliştirebileceğini gösteren araştırmalar mevcut.
Zira tat ve koku işbirliği içinde olan çalışan iki duyudur ve hiç şüphesiz
dış mekânlar, iç mekânlardan daha geniş bir koku çeşitliliğine sahiptir!
Gübreden toprağa, çiçeklerden ağaçlara kadar kaç koku ayırt ettiğinizin
farkına varmaya çalışın. On ila on beş dakika dışarıda kaldıktan sonra
zihninizin nasıl hissettiğini gözlemleyin. Eve ya da işe döndüğünüzde
öncesi-sonrası karşılaştırması yapın ve farkı mümkünse bir deftere not
alın.
“Ağaçlar sığınaktır”
Yazar, şair ve filozof Herman Hesse, “Ağaçlar sığınaktır” diyor. “Onlarla
konuşmayı ve onları dinlemeyi bilen gerçeği öğrenebilir. Öğrenmeyi
ve öğretileri vaaz etmezler; teferruatlı, yaşamın kadim ilkesini vaaz
ederler.” Günümüzde bu gerçek yaşadığımız apartmanın bahçesinde
bazen yanından öylece geçtiğimiz bir limon ağacında saklı; iş yerimizin
penceresinden görünen bir yasemin dalında ya da kadim bir selvi ağacının
gölgesinde... Kısacası ihtiyaç duyduğumuz sığınak, peşinde koştuğumuz
gerçek ve şifa aradığımız terapi aslında sadece bir farkındalık meselesi.