S
onunda Bienal zamanı geldi! Ancak bu yıl sanatseverlerin alışık
olduğundan farklı bir Bienal düzeni bekliyor bizi. 17. İstanbul
Bienali sekiz haftalık olağan süresinden daha erken başlayarak çok
daha uzun süre devam edecek. 17 Eylül’de başlayan, tüm duyuları
harekete geçirmeyi amaçlayan ve görsel sanatların ötesine uzanan çok
disiplinli üretimlere ev sahipliği yapacak bienal 20 Kasım’da sona erecek.
Bienal kapsamında aralarında sahafların ve kafelerin de bulunduğu birçok
farklı mekân ve özellikle de şehrin belleğinde yer etmiş küçük ve samimi
alanlar da ağırlanacak.
Üstelik farklı olan tek şey zamanlama değil. 17. İstanbul Bienali alışık
olduğumuz tema ya da başlık konseptini farklı bir noktaya taşımış ve
eserler kompostlama sürecine benzer bir şekilde bir araya getirildi.
Organik atıkların bir araya gelerek çürütüldüğü ve yeniden doğaya
karışmaları sağlanarak dengeyi-döngüyü korumak için seçilen bir yöntem
olan kompost, bu yılın esin kaynağı.
Küratoryal ekip, “İnsan türünün yol açtığı bu sağlık krizi hem derin
bölünmeleri hem de toplumsal ve ekonomik yaşamı düzenleyen normların
sürdürülebilir olmadığını gözler önüne serdi. Böyle bir dönemde bir
güncel sanat bienalinin amacı ne olabilir?” sorusundan hareketle bu
bienalde uluslararası güncel sanat platformlarının varlık sebepleri ile
sahip oldukları potansiyelin gözden geçirileceği bir zemin hazırlamayı
hedefliyor.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Peki sanatseverleri başka neler bekliyor?
Bienal, İstanbul’un belleğinde yer etmiş mekânlar ve buluşma noktalarına
yayılacak. Kimi tek seferlik, kimi aylarca kullanılacak fiziksel ve dijital
mekânlarda gerçekleşecek gösterimler, fikir alışverişleri, konuşmalar
ve sergilerden oluşan geniş çaplı bienal programı, birbiriyle iç içe
geçen altı ekseni keşfe çıkıyor: Jeo-poetika/Temel Politika, üzerinde
yaşadığımız gezegenin temel kaynakları için verilen mücadelelerin altını
çiziyor. Haberler ve Pedagoji eksenlerinde şekillenen projeler, kamusal
alanların daraldığı ve bilginin özelleştiği bir çağda bilgi edinme ve eğitim
süreçlerinin işleyişini yeniden düşünme fırsatı sunuyor. Kadim Çözümler
ekseni, günümüzün çetin sorunlarına, modernitenin bir kenara ittiği, çizgi
dışında kalan pratiklere bakarak anlam vermeye çalışıyor. Sinestezi, farklı
sanat formları ve disiplinler arasındaki duyumötesi yolları keşfe çıkarken
(An)arşivleme, geçmişten gelen kaynakları toplamak yerine kullanıma
sokarak bir araya getiren sanatçılara hitap ediyor.
Küratörlüğünü Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh’in üstlendiği 17.
İstanbul Bienali, sanatçı, düşünür, yazar, şair, araştırmacı, mimar, radyo
programcısı, balıkçı, aktivist, stand-up komedyeni, şef, etnomüzikolog,
ornitolog, deniz bilimci, kukla ustası, müzisyen gibi pek çok farklı
disiplinde 500’ün üzerinde katılımcının projelerini bir araya getirecek.
Son olarak bizi neyin beklediği hakkında ilham içeren küratoryel metnin
girişine bir göz atalım:
“Bu bienal tatlı, olgun meyvelerle kaplı ulu bir ağaç olmak yerine kuşların
uçuşundan, bir zamanların bereketli denizlerinden, yerküreyi yavaşça
yenileyen ve besleyen kimyadan bir şeyler öğrenme arayışında. Belki bu
bienal büyük bir toplanma ya da tek bir zaman ve mekânda yapılan planlı
bir buluşma değil, bir dağılma, gözden uzak bir mayalanmadır. İplikleri bir
araya gelir, çoğalır, ayrılır, gürültülü bir zirveye ya da nihai bir düğüme
ulaşmadan yer yer kesişir. Bırakın bu bienal de kompost olsun. Vaktinden
önce başlayabilsin, bittikten çok sonra da devam edebilsin.”
Daha fazla bilgi almak için: https://bienal.iksv.org/