M
oda endüstrisi Sara Gay Forden’ın kitabından uyarlanan,
başrollerini Lady Gaga, Jared Leto ve Adam Driver’ın
paylaştığı, Gucci ailesiyle ilgili büyük sinema filmiyle
çalkalandı. Her ne kadar gerçek öğeler bulunsa da, filmin
yaşananları yansıtmadığı iddialar arasında. Dünyanın en çok merak
edilen ailelerinden birinin hayatı söz konusu olunca bu aslında çok
normal. Ancak şimdi olayları birinci ağızdan dinleme şansımız var. İtalyan
moda markasının ardındaki isim Aldo Gucci’nin yükselişini ve düşüşünü
çevreleyen sürükleyici aile dramı ve daha önce hiç anlatılmamış bir aşk
hikâyesi, bu sefer kızı Patricia Gucci’nin kaleminden dökülüyor.
Patricia Gucci’nin hikâyesi başlı başına bir aile sırrı. Hatta doğumu bile…
1963 yılında doğan Patricia, her ne kadar başta Aldo Gucci için bir yıkım
olsa da, aslında bir aşkın çocuğuydu. Ancak o yıllarda Gucci, Hollywood
ve Avrupa kraliyet ailesinin gözünde bir ilahtı. Grace Kelly de dahil olmak
üzere, dönemin ünlü aktrislerinin gözdesiydi ve koleksiyonlarıyla tüm
moda camiasını ardından sürüklüyordu. Bu yüzden markanın Roma’daki
merkezinde çalışan Bruna Palombo’nun hamile olduğunu anlayınca, Aldo
onu Londra’ya yolladı ve gizlice doğum yapmasını sağladı. Zira Patricia’nın
annesi Aldo için çalışan bir tezgâhtardı ve bu evlilik dışı bir ilişkiydi; bu
yüzden Aldo her şeyi pahasına bu skandalı saklayacaktı.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Gucci Aşkına kitabında Patricia Gucci kendi çocukluk anılarının yanı
sıra, annesiyle babasının aşk mektuplarından oluşan bir arşivi de açığa
çıkararak anlatılmamış bir aşk hikâyesinin portesini gözler önüne
seriyor. Patricia’nın 18 ay boyunca ailenin geri kalanı da dahil tüm
dünyadan gizlenen ve yaşamının ilk on yılı boyunca kamuoyunun meraklı
gözlerinden saklanan küçük bir kızdan, Gucci’nin büyükelçisi ve Aldo’nun
çırağı olma yolundaki yükselişi de Gucci Aşkına’nın sayfalarında yer alıyor.
Aldo’nun ona ihanet eden üç oğlunu mirasından mahrum bırakışı ve bir
zamanlar Gucci’nin utancı sayılan Patricia’nın tek varis yapıldığı hikâyenin
tüm detayları Gucci Aşkına’da…