M
arketler yıl boyunca mevsimlik yiyecekleri bulabildiğimiz,
en kolay ulaştığımız yerler olabilir. Ancak ne kadar lüks
olursa olsun bu, buralarda “en iyilerin” bulunduğu anlamına
gelmiyor. Lokavorizm de işte tam olarak bu noktadan
doğmuş.
Aslında tanım aşağı yukarı 2009 yılından beri hayatımızda. Ancak yerel
olanın öneminin kavranması ve bunun yayılması epey bir zaman aldı.
Lokavorlar yerel olarak üretilen sebze, meyve, süt ürünleri ve etleri aktif
olarak arayan kişilere deniyor. Tam Türkçesiyle onlar “yerel obur”. Bu yolla
hem sağlıklı besinlere ulaşmayı hem de dünyanın bereketli topraklarını
korumayı planlıyorlar. Nasıl mı?
Öncelikle eğer bir lokavor olmayı planlıyorsanız, besinlerinizi evinizin
birkaç kilometre etrafında yetiştirilen yiyeceklerden seçmelisiniz. Evet,
şehirlerin göbeğindeyken bu çok akılcı bir arayış olmayabilir. Bu durumda
en yakın “yerel” üretim bölgelerine bakmak en sağlıklısı olacaktır.
Lokavorların nakliye limitleri de var. Eğer pazarınıza ulaşması bir günden
az sürüyorsa bu, o yiyeceği yiyebileceğiniz anlamına geliyor. Yani sınır
aşağı yukarı 400 kilometre. Ancak elbette bu uzaklıktan “ne geldiyse”
değil; aynı zamanda organik de olması gerekiyor.
Lokavorlar atalarımızın beslenme şeklini takip ediyor. Bu durumda
eskilerin deyimiyle yalnızca turfanda olanları tüketiyorlar.
Lokavorlara göre yerel yiyecekleri tüketmenin bir dizi avantajı var:
Lezzet: Yerel yiyeceklerin tadı daha iyi çünkü besin değerlerini
kaybetmemiş veya hasat edildikten sonra bozulmaya başlamamış
oluyorlar.
Daha az atık: Yiyecekler yerel olarak yetiştirildiğinden ve daha hızlı teslim
edildiğinden, sofraya girerken daha azı bozuluyor; dolayısıyla daha azı
çöpe gidiyor.
Daha taze gıda: Mesafeler azalınca hasattan masaya gelen ürünün hızı da
artıyor, bu sayede tabaklara daha taze gıdalar ulaşıyor.
Daha kısa seyahat süresi: Gıda tarladan tabağa daha kısa mesafeler
kat ediyor, bu da aynı gıdanın ülke genelinde kamyonla veya uçakla
taşınmasıyla bağlantılı olan CO2 emisyonlarını büyük ölçüde azaltıyor.
Küçük işletmeleri teşvik etmek: Yerel çiftçiliği desteklemek, küçük
bir işletmeye yardım etmek anlamına geliyor ve kendini işine adamış
yerel uzmanlar “küçük işletmelere” yardım etmekten her zaman mutlu
oluyorlar.
Yerel ekonomiyi güçlendirmek: Gıdaları yerel yetiştiricilerden satın almak
yerel ekonomiye doğrudan katkı sağlıyor, çünkü bu yetiştiriciler yerel
olarak malzeme satın alıyor ve faturalarını ödüyor.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Ancak elbette her sistemin olduğu gibi lokavorizmin de güç tarafları var.
Örneğin en sevdiğiniz meyve ve sebzelerin tümünün evinizin birkaç yüz
metre yakınında yetiştirilmesi mümkün olmayabilir. Bu yüzden bu katı
kurallar altında, üretim yerinin yakınına gitmediğiniz sürece örneğin bir
daha asla muz yiyemezsiniz. Mevsimi dışında bir şey tüketemeyeceğiniz
için kış geldiğinde domates gibi sık kullanılan gıdalardan uzak
kalabilirsiniz.
Tüm bunların yanı sıra ürünleri nerelerden temin edebileceğinizi de
bilmeniz gerekir. Çiftçi pazarları genelde bunun için biçilmiş kaftandır.
Topluluk destekli tarım gruplarını takip edebilir ve sosyal medyadan
faydalanabilirsiniz. Burada önemli tek şey besinlerin gerçekten yerel ve
organik olduğundan emin olmak. Üretimleri organik mi? GDO kullanılıyor
mu? Hayvanlar kafeslerde mi yoksa serbest mi? Bunlar lokavorların
dilinden düşmeyen sorular.
Sistemin sürdürülebilirliği tartışılır. Ancak hem dünyaya hem de insana iyi
gelecek seçenekler ve bu seçenekleri değerlendirmeye çalışan lokavorlar
gibi gruplar her zamankinden daha sıkı çalışıyorlar.