Nisan 2024

Okyanuslar tarım alanına dönüşebilir mi?

Nisan

OKYANUS TARLALARI YOLDA

D

ünya nüfusunun hızla artmasıyla birlikte, sürdürülebilir gıda üretimi konusunda yeni çözüm arayışları da hızlandı. Günümüzün tarım sistemleri yoğun gübre, böcek ilacı ve tatlı su kullanımını içeren kaynak yoğun uygulamalar olduğundan, bu uygulamalardan bazıları toprağın bozulmasına, kirliliğe, ormansızlaşma yoluyla biyolojik çeşitliliğin kaybına, tatlı su akiferlerinin pestisitlerle kirlenmesine ve sera gazı emisyonuna neden olarak çevreyi olumsuz etkiliyor. Bu yüzden gezegenimize daha fazla zarar vermeden gıda üretmek için alternatif ve çevre dostu yollar bulmak elzem hale gelmiş durumda. İşte bu noktada, okyanus tarımı yeni ve umut verici bir tarım biçimi olarak karşımıza çıkıyor.

Günümüzde gıdanın çoğu tarım ve hayvancılık yoluyla kara alanlarında üretiliyor. Şu anda dünya kara alanının %11’i bitkisel üretim için kullanılıyor. Ancak bu oran tüm dünya yüzölçümünün sadece %3’üne denk geliyor. Bu yüzdeler, tarım için heyecan verici yeni bir sınırı işaret ediyor: Dünya yüzeyinin yaklaşık %70,8’ini kaplayan, vahşi yaşamın %94’üne ev sahipliği yapan ve atmosferdeki toplam oksijenin %70’ini üreten okyanuslar.



Nisan

Okyanus tarımı, sabit bir yerde büyük bir su kütlesinde mahsul ve deniz ürünleri yetiştirmeyi içeriyor; bu yöntem tarımsal kullanım için gerekli arazi miktarını azaltmak, sera gazı emisyonlarını düşürmek ve deniz ekosistemlerini restore etmek için kullanılabilirken, gıda yetiştirmek için gübre ve böcek ilaçlarına olan bağımlılığı da azaltabilme potansiyeli taşıyor. Şu anda bu sistemde kullanılan ana ürünler kelp ve deniz yosunları… Deniz yosunu çiftlikleri Çin, Endonezya, Filipinler, Güney Kore, Norveç, Kanada gibi ülkelerde genişliyor ve dünyanın çeşitli bölgelerinde bu alana yönelik endüstri kümeleri gelişiyor. Bununla birlikte, okyanus tarımı kapsamında tuzlu suda yetişebilen tahılların üretimi de gündemde.

Okyanus ekonomisinin büyüme beklentilerini, yenilikçilik kapasitesini ve bu konudaki küresel zorlukları ele alan “Ocean Economy in 2030” başlıklı rapora göre 2030’a baktığımızda okyanus esaslı birçok endüstri, hem katma değer hem de istihdam açısından bütün olarak küresel ekonomideki büyümenin önüne geçme potansiyeli taşıyor. Aynı rapora göre, evet, okyanustaki ekonomik faaliyetler hızla genişliyor, ancak bu gelişimin önündeki zorluk, okyanusların sağlığının bozuluyor olması. Okyanusların çok büyük bölümü koruma altında değil ve bilim insanlarının özellikle altını çizdiği bir konu var: Yaban hayatı korumak ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için 2030 yılına kadar okyanusların en az üçte biri okyanus koruma alanları kapsamına alınmalı. Bu konuda atılan önemli adımlar söz konusu. 2023 yılının mart ayında dünya liderleri Küresel Okyanus Anlaşması üzerinde anlaşma sağladı ve anlaşma Eylül 2023’te 84 ülke tarafından imzalandı. Yürürlüğe girmesi içinse en az 60 ülke tarafından onaylanması gerekiyor.

Okyanus tarımı doğru bir şekilde yapılırsa, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadelede sürdürülebilir bir araç haline gelebilir; aynı zamanda ortaya çıkan gıda ve su krizlerini de etkili bir şekilde ele alabilir.