D
ünya nüfusunun hızla artmasıyla birlikte, sürdürülebilir
gıda üretimi konusunda yeni çözüm arayışları da hızlandı.
Günümüzün tarım sistemleri yoğun gübre, böcek ilacı
ve tatlı su kullanımını içeren kaynak yoğun uygulamalar
olduğundan, bu uygulamalardan bazıları toprağın bozulmasına, kirliliğe,
ormansızlaşma yoluyla biyolojik çeşitliliğin kaybına, tatlı su akiferlerinin
pestisitlerle kirlenmesine ve sera gazı emisyonuna neden olarak çevreyi
olumsuz etkiliyor. Bu yüzden gezegenimize daha fazla zarar vermeden
gıda üretmek için alternatif ve çevre dostu yollar bulmak elzem hale
gelmiş durumda. İşte bu noktada, okyanus tarımı yeni ve umut verici bir
tarım biçimi olarak karşımıza çıkıyor.
Günümüzde gıdanın çoğu tarım ve hayvancılık yoluyla kara alanlarında
üretiliyor. Şu anda dünya kara alanının %11’i bitkisel üretim için
kullanılıyor. Ancak bu oran tüm dünya yüzölçümünün sadece %3’üne denk
geliyor. Bu yüzdeler, tarım için heyecan verici yeni bir sınırı işaret ediyor:
Dünya yüzeyinin yaklaşık %70,8’ini kaplayan, vahşi yaşamın %94’üne
ev sahipliği yapan ve atmosferdeki toplam oksijenin %70’ini üreten
okyanuslar.
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Okyanus tarımı, sabit bir yerde büyük bir su kütlesinde mahsul ve deniz
ürünleri yetiştirmeyi içeriyor; bu yöntem tarımsal kullanım için gerekli
arazi miktarını azaltmak, sera gazı emisyonlarını düşürmek ve deniz
ekosistemlerini restore etmek için kullanılabilirken, gıda yetiştirmek
için gübre ve böcek ilaçlarına olan bağımlılığı da azaltabilme potansiyeli
taşıyor. Şu anda bu sistemde kullanılan ana ürünler kelp ve deniz
yosunları… Deniz yosunu çiftlikleri Çin, Endonezya, Filipinler, Güney
Kore, Norveç, Kanada gibi ülkelerde genişliyor ve dünyanın çeşitli
bölgelerinde bu alana yönelik endüstri kümeleri gelişiyor. Bununla
birlikte, okyanus tarımı kapsamında tuzlu suda yetişebilen tahılların
üretimi de gündemde.
Okyanus ekonomisinin büyüme beklentilerini, yenilikçilik kapasitesini ve
bu konudaki küresel zorlukları ele alan “Ocean Economy in 2030” başlıklı
rapora göre 2030’a baktığımızda okyanus esaslı birçok endüstri, hem
katma değer hem de istihdam açısından bütün olarak küresel ekonomideki
büyümenin önüne geçme potansiyeli taşıyor. Aynı rapora göre, evet,
okyanustaki ekonomik faaliyetler hızla genişliyor, ancak bu gelişimin
önündeki zorluk, okyanusların sağlığının bozuluyor olması. Okyanusların
çok büyük bölümü koruma altında değil ve bilim insanlarının özellikle
altını çizdiği bir konu var: Yaban hayatı korumak ve iklim değişikliğinin
etkilerini azaltmak için 2030 yılına kadar okyanusların en az üçte biri
okyanus koruma alanları kapsamına alınmalı. Bu konuda atılan önemli
adımlar söz konusu. 2023 yılının mart ayında dünya liderleri Küresel
Okyanus Anlaşması üzerinde anlaşma sağladı ve anlaşma Eylül 2023’te
84 ülke tarafından imzalandı. Yürürlüğe girmesi içinse en az 60 ülke
tarafından onaylanması gerekiyor.
Okyanus tarımı doğru bir şekilde yapılırsa, iklim değişikliğinin etkileriyle
mücadelede sürdürülebilir bir araç haline gelebilir; aynı zamanda ortaya
çıkan gıda ve su krizlerini de etkili bir şekilde ele alabilir.