Haziran 2020

Kitap kulübü: Kadınlar arasında

Kitap

HANGİ KİTABI OKUMALI? BUGÜNLERDE KENDİMİZE SIKÇA SORDUĞUMUZ SORUNUN CEVABI İÇİN TANINMIŞ İSİMLERİN KURDUĞU KİTAP KULÜPLERİNE VE OKUMA TAVSİYELERİNE GÖZ ATILABİLİR.

K

itap kulüpleri, insanın yalnız olmadığını hatırlatır. Okuduğunuz, sevdiğiniz ya da sevmediğiniz bir kitap hakkında konuşabilmenizi sağlar. Özellikle insan bir şeyden hoşlanınca elbette ondan bahsetmek ister. Kitap okumayı özendiren ve okuduğunuz kitap üzerine konuşmamızı sağlayan kulüplerin moda olduğu günlerden dijital çağa hızlı bir geçiş yaptık. Bugünlerde de çağın ruhuna uygun instagram “bookstagrammer” gibi yeni kavramlar son günlerin en fazla büyüyen okur akımlarından birini çoktan oluşturdu. Ama elbette onlardan önce hayatımızda Oprah Winfrey vardı. 1996’da kurulan “Oprah’s Book Club” o günden bu zamana epey büyüdü. Özellikle çok satanların üzerinde Oprah Winfrey tavsiyesi olduğunu gördüğümüz zaman güvenirliğinin arttığı bir gerçek.

Bir diğer isim de Emma Watson. Harry Potter’ın küçük bilmiş Hermonie’si büyüyeli aslında epey oldu. Son yıllarda hem iyi bir okur olması hem de kadın hakları konusundaki aktivistliğiyle gönüllerde taht kuran oyuncu, kitap okuma platformu Goodreads üzerinden kurduğu kulüpte seçtiği kitapları paylaşıyor. Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi seçilen Watson, önümüzdeki günlerde hayatımızda daha çok duyacağınız bir isim gibi duruyor.

Gelelim günümüze… Bir kitap kulübüne dahil değilseniz bile şu günlerde kadınları daha iyi anlamak isteyenlerin ya da bizzat kadınların okuması gereken kitapları sizin için listeledik.

Kurtlarla Koşan Kadınlar / Clarissa P. Estés

Yoğun shea yağı içerikli bu dudak balsamı, kuru ve çatlamış dudakları nemlendirmeye, onarmaya ve korumaya yardımcı olur. Dudaklarınızın ve yumuşaklığı anında yenilenir. SPF 30 özellikli ürün L’Occitane Shea Ultra Rich Lip Balm, dudakları besler ve aynı zamanda dudaklarınızı güneşin zararlı etkilerinden korur.

“Yalın gerçek şudur: Zamanı geldiğinde zamanıdır... Uyuyan güzel masalındaki gibi. Uyuyan genç kadın uyanır, prens tarafından öpüldüğü için değil, uyanma zamanı geldiği için... Yüzyıllık lanet bitmiştir ve onun uyanma zamanıdır. Masallar bize durmadan şunu öğretir: Zamanı geldiğinde zamanıdır!”Clarissa P. Estés

Doğadan, doğasından uzaklaşan kadınların yeniden kendini bulmasına yardım eden isim Clarissa P. Estés. Estes’nin, anlatısını geleneksel ya da yerel masalların içinden çıkarttığı önermelerle kurguladığı ‘Kurtlarla Koşan Kadınlar’ için son dönemde kadınların başucu kitabı desek yalan olmaz. “Kurtlarla Koşan Kadınlar” aynı zamanda Emma Watson’ın en gözde önerileri arasında.

Artık Biliyorum / Oprah Winfrey

“Mutluluğu başkalarına dayandırıyorsanız yanılıyorsunuz. Görmediğiniz sevgiyi kendinize verecek kadar cesur olmalısınız.”

Winfrey elbette yalnız kulübüyle değil, kendi hayata bakışı ve insanlara verdiği umutla da adından yıllardır söz ettiriyor. Kadınları cesaretlendirecek, onlara hayatta yalnız yürümediklerini hatırlatacak hayat dersleriyle dolu bir kitap, “Artık Biliyorum”.


Kitap

Annem ve Ben / Maya Angelou

“Seninle ve senin ilgilenilmesi gerektiğini söylediğin herkesle, sen nasıl istersen o şekilde ilgileneceğim. Buradayım. Sana tüm benliğimi getirdim, ben senin annenim.”

Yazar, şair, oyun yazarı, feminist ve aktivist Maya Angelou hayat hikâyesi içinde o kadar çok mesaj barındırıyor ki... Hem bir kadın olmanın hem farklı olmanın, hayatta karşısına çıkan güçlüklerle savaşmanın ne demek olduğunu sıklıkla ama olabilecek en naif şekilde anlatır Angelou. “Annem ve Ben”de ise annesiyle yaşadığı karışık duyguları anlatan bir öz yaşam hikâyesiyle karşımızda.

Kadınlar Rüyalar Ejderhalar / Ursula K. Le Guin

“Ne var ki ağaç ancak büyük kökler saldığında büyüyebilir.”

Fantastik dünyanın en sevilen kadın yazarı K. Le Guin, hemen her kitabında insanlığa, geleceğe ve kadın olmaya dair mesajlara sahip çıkar. “Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar’’ ise her kadının okumak isteyeceği, mesajlar çıkaracağı bir başucu kitabı.

Kendine Ait Bir Oda / Virginia Woolf

“İsterseniz kütüphanelerinizi kilitleyin; ancak ne zihnimin özgürlüğünü kapatabileceğiniz bir kapı var, ne vurabileceğiniz bir kilit, ne de bir sürgü.”

Virginia Woolf çağdaşları olan erkek yazarlar arasından kendi kaleminin gücüyle sıyrılmayı başarmış kült isimlerden biri. Her kadının kendine ait odası olmasının gerekliliği üzerine kurduğu cümle çoğu kadının baş tacıdır. “Kendine Ait Bir Oda” ise kadının toplum ve edebiyattaki yerini birçok açıdan ele alır. Hikâye Shakespeare’in hayali kız kardeşi Judith Shakespeare üzerinden anlatılır. “Yazarlık yapmak isteyen kadının karşılaşacağı sıkıntılar” bölümü ve “oda” kavramının kullanıldığı en ilham verici eserlerinden biridir.

Tante Rosa / Sevgi Soysal

“Her şey özlenebilir. Her şey tutku konusu olabilir. Her şey aynı ölçüde kutsal ve aynı ölçüde aşağılık olabilir.”

“Tante Rosa”, baştan aşağı kendi seçimleriyle ayakta kalan bir kadının şiirsel hikâyesi. Bir kadının düşebileceği tüm farklı hikâyeleri romansı bir kurguyla birleştiren Sevgi Soysal, hem cesaret hem ilham verir.


Kitap

Nefaset Lokantası / Tuğba Doğan

“Hatırlamak kalbin düşünmesidir. Bırak kalbin düşünsün. Hatırla!”

İlk romanı “Musa’nın Uykusu” ile 2015 Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü Mansiyonu’nu alan sosyolog, çevirmen ve senarist Tuğba Doğan’ın ikinci kitabı “Nefaset Lokantası” günümüz Türkiye’sinde de hayatın somut gerçeklikleriyle boğuşan bireyin açmazlarını, romanın ana karakteri Salih’in bakış açısıyla ele alıyor. Salih’in ‘başını alıp gitme’ isteğini gerçekleştirmeye karar vermesini, dostlarının bir masada oturup ona veda edişini konu alan olay, beklenmedik gelişmelere gebe kalırken, alt metinde varoluş, coğrafya, zaman ve ölüm gibi temaları işliyor.

Kabuk / Zeynep Kaçar

“Dedim, kimse öldüremez beni bundan böyle. Ölümsüz oldum. Ben anne oldum.”

Zeynep Kaçar aslında tiyatro oyuncusu ve yazarı. Ancak ilk kitabı “Kabuk” ile kadın okurlarının gönlüne öyle bir yerleşti ki… “Kabuk” üç kuşak kadının benzer sorunları ve hayat mücadelelerini kendi gözlerinden anlatır. Teatral bakış açısıyla satırlar arasında zamanın varlığını unutmayı sağlayacak bir roman.

Ben Kirke / Madeline Miller

“Ve bir gün, artık bu dünyaya dayanamayacağım, diye düşündüm. Bunun üzerine denizin derinliklerindeki kadim bir tanrı seslendi:
-Öyleyse çocuğum, başka bir dünya yap!”

Yine son dönemin gözde isimlerinden biri Madeline Miller. Mitolojilerde geçen kahramanları bir araya getirdiği, ama çok az bahsedilen güneş tanrısının kızının hikayesini anlatmayı tercih eder Miller. Üstelik ozanların bile anlatmadığı şekilde. Acılarıyla, savaşlarıyla tanrılara layık bir kendini buluş hikâyesiyle birleştirir bunu.


Kitap

Yok Bi’şey, Acımadı ki… / Filiz Ali

“Elinizde tuttuğunuz bu kitapta üzüntü ve gözyaşı olmayacak. Hep güzel şeyler anlatacağım size. Doğanın, sanatın, müziğin, dostluğun, çocukların, gençlerin, hayatın güzelliklerini, tanıdığım ve örnek aldığım güzel insanları anlatacağım.”

Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali’nin kaleminden kendi yaşam öyküsü. Cumhuriyet Türkiye’sinin müzik ve kültür atılımının önemli öğrencilerinden Filiz Ali’nin yaşam öyküsü, 1940’lardan günümüze Türkiye’nin öyküsü aslında. “Yok Bi’şey Acımadı ki…” Ali’nin neşeli üslubuyla kaleme aldığı, okuyanı zaman zaman hüzünlendirse de her şeye rağmen yılmadan çalışan ve ayakta kalan bir kadının hikâyesi olarak yol gösterici bir metin. Aynı zamanda umut verici. Annesiyle ilişkilerini, anne olmaya dair duygularını ve hiç bitmeyen öğretmenliğinin iç içe geçtiği ruh hallerini büyük bir içtenlikle -zaman zaman da özeleştiriyle- anlatan Filiz Ali’nin anıları Türkiye’nin bir dönemine tanıklık ederken, kültür ve sanat dünyasının kazanımlarını ve kayıplarını anlamamızı da sağlıyor.

Gündökümü Bir Uyumsuzun Notları 1-2 / Tomris Uyar

“Sevginin yalnızca bir duygu olmadığını, bilgi de gerektirdiğini kendimden biliyorum. Sevgi savurganlığım yüzünden ha bire su vererek çürüttüğüm kaktüsler hala aklımda.”

Çevirileri, öyküleri ve denemeleriyle Türk edebiyatına büyük katkıda bulunan Tomris Uyar, “Gündökümü”nde yaşamından, topluma bakışından, sanatıyla ilgili düşüncelerinden örnekler sunuyor. 1975 ile 84 yılları arasında yaşananları, yaşadıklarını büyük bir samimiyetle kaleme alan Uyar karşılaştığı hemen herkesle ilgili hatırasına yer veriyor satırlarında.